Düşüncenin düşe değişinden beri almadım yanıma kalbimi,
Sosyolojik öykülere maruz kaldım.
Uçurum ağızlarında taşıdığım kitaplarla kaçıyorum zanlılardan,
Notası bol gecelerin molasında.
Sabahları uykusuz kaldığım cehennemde,
Günlük tövbelere sesimi giydirdim.
Mazot ruhlu şoförler egzoz dumanıyla selamlıyorlar penceremi,
Zehri bol dualar döküyorlar içimin mahşerine.
Mektup dileniyor birileri, acı pişiyor kurumuş mürekkepte,
Yokluk bir anlamda kaçak yaşantıların mirası.
Merhamet dediğin adli çöplüklerde çürüyor,
Ve ben kalkmış arıyorum toprak çağındaki kavimleri,
Doğaya ağzımı doldurarak sövüyorum, taş demiri öptüğünden beri.
İsmi çalınmış sokaklarda kuruyor sevdiğim ağaçlar,
Ellerime çocukluğumun yorgunluğu bulaşmış,
Beşeri yalanlar havzasında,
Kanlı ninniler döktüler tahtadan beşiğime.
O günlerin kusurunda susmayı evcilleştirdim,
Felsefi günahların ışığında
Aynalar kötülüyor kumundaki ateşi.
Dağılmaktadır hüzün ayarı düşük bardaklarda
Matarada kan biriktiren böceklerin bayramı var.
Bayrağı yırtılmış istasyonların selamını almıyor yolcular
Durmayan saatin icadına
Ağır geliyor yüzüme ölmeyen günlerin taziyesi.
Kefaretini ödedim atalarımın,
Kalmadı günahlarım morglarda,
Tarihi atılmayan akşamlarda,
Bir damla yağmuru kalmadı düşlerimin.
Gökyüzü bulutlu bir durakta terk edermiş insanı,
Boşluğa örülen duvarlarımın çıkışı olmayacak.
Bakmamayı öğrendiğim aynalar, yaralarımın kara kutusu,
Konuşun, dertleşin, size çok anlatacakları var.
Yaşamanın bodrum katında mahsur kalan şiirlerin sermayesi var bu sokaklarda,
Gülün kokmayan gölgesi vuruyor saksıların düzgün aksanına.
Ve şimdi gelse bile huzur, hiç bitmeyecek yolların başlangıcında,
Sonra sonrasına, ben bile öznesiz kalırım.
Özeti yazılmamış ömrümün büyüsü bozuldu,
Yeryüzünün astarını yırtan adamlardan
Bana ışıksız günler kaldı,
Bana ıslık çalan evsizler,
Bana kışlık masal anlatıcıları…
Editör: Melike Kara
- Mahşerden Kaçış Notları - 8 Eylül 2024