Yazar: 19:54 Öykü

Lacivert

Öğretmen ayakkabı numaramı sordu bugün. Yanına çağırdı, fısıltıyla kulağıma. Yaşımı da sordu, kaç beden giydiğimi. Ne zaman gelir öğretmenim, dedim. Cevap vermedi. Bazı şeyler gizli kalmalı, boşuna fısıldamadı ya kulağıma.

Eve gittim. Teker teker anlattım evdekilere. Anneme ayrı, babama ayrı, neneme ayrı. Kardeşlerime söylemedim, içlerinde kalır. Ben bir iki sene giyeyim zaten onların olacak. Hem zaten onların şimdi giyecekleri var. Ne renk aldı acaba? Lacivert? Bundan önceki öğretmen siyah getirmişti, onu şimdi Halil giyiyor. Halil bizim evin en küçüğü. Benden kalan bütün kıyafetler onundur. Abimden kalan da benim. Bu defa etiketi üstünde bir ayakkabım olacak. Hem belki lacivert. Giyeceğim, okula da gideceğim onunla. Ama hava atmayacağım yoo, olmaz.

Hava sonunda kararıyor şükür. Sabah olacak sonra. Okul başlayacak. Belki bugün getirir öğretmen. Annem yemeğe çağırıyor şimdi. Bu gece hiçbir şey yemesem de olur. Lacivert olmasa da olur. Yine de Allah’ım inşallah, lacivert.

Her günkünden erken uyandım bu sabah. Öğretmeni kapıda karşılamak istiyorum. Poşetimi ben taşıyayım, yormayayım onu daha da. Şehirden bura taşımışlar, bir de eve mi taşısın. İşte geliyor öğretmen, elinde poşetler. Öğretmenim verin ben taşıyayım diyorum, gerek yok diyor. Öğretmen kendi getirecek demek eve. Olsun. Yarın giyerim. Ben sınıfa, ayakkabım öğretmenin elinde öğretmenler odasına gidiyor. Teneffüste mi verir yoksa? Sıramın altına koyar bütün gün teneffüse çıkmam ben de. Başında beklerim, olsun.

İşte derse geliyor öğretmen. Poşeti öğretmenler odasına bırakmış belli. Çocuklar diyor, yarın oğlumu da getireceğim sınıfa, tanışın, kaynaşın, onunla da oynayın diyor. Tamam diyoruz her bir ağızdan. Oğlum seninle aynı boyda diyor öğretmen bana bakarak.

Ders bitiyor. Öğretmen elinde poşetler önce arabasına, sonra evine doğru yol alıyor. Bugün vermeyecek demek, olsun.

Bütün gün yarın olmasını bekleyerek geçiriyorum. Hava kararıyor, yemek yiyip ödevlerimi yapıyorum. Yarın olmasına az kaldı. Bugün de erkenden uyuyorum.

Ertesi gün öğretmenin dün dediği gibi oğlu da geliyor okula. Bugünlük seninle otursun Ahmet diyor öğretmen. Yanıma geliyor, gülümsüyor. Boyu benle nerdeyse aynı. Üstünde bir mont, lacivert. Dikkatle baktığımı görünce babam dün almış diyor. Bedenimi bilmezdi normalde ama bak tam oluyor.

Editör: Mete Karagöl

Visited 37 times, 1 visit(s) today
Close