Yarını besleyen hayallerimiz hep dünden feyz almıştır. Geçmişin izleriyle geleceği tasarlamakta bugünün meşgalesi. Deneyim ve tecrübelerin idealize ettiği bir takım duygular ve sonucunda eyleme dönüşen en sade gündelik hayatımız bugün tehlike altında. Belirsizliği algılamakta zorluk çeken zihnimiz geçmişten kalma alışkanlıklarından dolayı hata vermekte. Genelde geleceğe bakma şekli olan umut eskiden kalma bir alışkanlıkla elden bırakılmaması gereken bir duygu durumu. İnsanoğlu geleceğe yer yer umutla yer yer karamsarlıkla bakar. Dönemin psikolojisin de ise gün içerisinde sıklıkla birbirinin içine karışıyor. Uzmanlar kaygı yönetimi konusunda sürekli telkinlerde  bulunuyor. Biz ne kadar ikna oluyoruz. Değişim hele kontrolümüz dışında ki değişim insan için çok kabul edilebilir bir durum değil. Değişimin her zaman sancılı geçişlere neden olduğunu biliyoruz. Bilmemiz bizim teselli olmamız anlamına gelmiyor bugünlerde, bu duygu durum bozukluğunu bastırıyor ve günü geldiğinde savaşmak için zihnimize travmalar ekiyoruz.

Bu durumu nasıl kabul etmeli, bu durumu nasıl algılamalıyız. Zihnimizi bu doğrultuda nasıl sağlıklı tutabiliriz. Her hangi bir nedenden psikoloğa gittiğiniz zaman, psikologlar içinde bulunduğunuz durumu normal algılamanızı, sizin yaşadıklarınızı yaşayan herkesin bu rahatsızlığı yaşayacağını dile getirir. Amacı önce durumu normalleştirmektir. Dünyayı sarsan bir kaos yaşandığında, dünya için normal olmayan bu durumu nasıl normal algılayabiliriz. Normalde psikoloğun tedavi için seyahat önerileri olacaktır, doğa ile iç içe yaşamanızı önerecektir. Ancak şu anda bu terapilerin hepsinden uzağız.

Tam olarak bu duygu durumunu nasıl yönetebiliriz?

Uzun zamandır hayatın yoğun trafiği içinde kendimle baş başa kalamadığımı fark ettim. Yaşım 40’a merdiven dayamış, bayadır kendimle sohbet etmiyorum. Dış dünya ile bağ kurmaktan kendimi ihmal etmişim. Hala yirmili yaşlarımda ki gibi gelecekle ilgili özgüven yüklü müyüm?  Otuz yaşlarımdaki gibi olgunluğumun zirvesinde olduğumu mu düşünüyorum? Bu analizle başlamam lazım, hiç 40 yaşımda olmadım. İnsan 40 yaşına gelince nasıl bir insan olur bilmiyorum. Tam olarak kendimin bu durumla nasıl baş ettiğini anlatmaktan ziyade bir alternatif üretmeye çalıştığımı bilmenizi isterim. Çünkü hepimiz dünya ile uğraşmaktan kendimizi ihmal ettik. İçinde bulunduğumuz durumdan verimli bir şekilde kurtulmanın yolları herkesin ilgi alanlarından dolayı farklılık gösterebilir. Bu hayattan ne beklediğimizle ilgili de bir durum. Şimdi her şeyi bırakıp kendi içinizde bir yolculuğa çıkmanızı istiyorum. Bir meditasyon ritüeli gibi kendinizin kurguladığı bir terapi gibi düşünebilirsiniz. İnsan zaman içerisinde başına gelen olaylara farklı zamanlarda farklı reaksiyonlar verir. Bugünün duyguları ile kendinizi tanımlamak için sessiz bir odaya geçerek kendinizi, geçmişinizi özellikle mutlu günlerinizi düşünün. Sadece bir saat kendi ruhunuzla kendi tasarladığınız bir araç ile kendi içinizde seyahate çıkın. Bundan on sene önce gelecekteki ideallerinizle bugünkü ideallerinizi karşılaştırın. Olmak istediğiniz kişi ile olduğunuz kişiyi, nelerden ödün verdiğinizi, hayatın sizden götürdükleri ve getirdiklerinin analizini yapın. Geleceği düşünmeyin, geçmiş ve bugünü düşünmek size iyi gelecektir. Öncelikle dijital dünyanın karanlık ve aydınlık yüzünden kendinizi uzak tutun. Sosyal medyanın sizi ittiği sahte kimliklerden uzak tutun.  Teknolojiye ve uzantılarından uzak durarak elinize yalın bir kitap alın, okumadan önce koklayın. Dokunarak yaşayın hayatı. Ailenizle  sohbet edin. Anneniz babanızla nasıl tanışmış, çocukluğunuzun hatırlamadığınız dönemlerini sorun onlara. Kendi filminizi izleyin, televizyonları kapatın. Bugün geleceği düşünmeyin. Geleceği düşünürken de bir çocuğun hayal dünyasındaki gibi tasarlayın, onların gözünden bakın dünyaya, gelecekteki her enstrümanı bir oyuncak gibi düşünün, evcilik oynar gibi kurgulayın geleceği. Çocuk gibi masum bakın geleceğe, çocuksu hayaller kurun. Paranın, zenginliğin hırsın, egonun kölesi olmaktan kurtarın kendinizi en iyi yaşam yaşamaktır. İnsan kendini tanımadan dünyayı tanımlayamaz. Kendinizi tanımlamakla başlayın. Yeni dünya düzeni dedikleri  karamsar  gerilim hissinden kurtarın kendinizi, çünkü dünya sizin zihninizle algıladıklarınızdan ibaret, siz nasıl düşünürseniz dünya öyledir ve öyle olacaktır. Kendinizi  bu belirsizlikten kurtarmak için kendi net ideallerinizle kendinizi tasarlayın. Bırakın dünya kendi belirsizliğinle mücadele etsin siz kendinizden sorumlusunuz.

Bu kötü günlerde içinizdeki çocuğu uyandırın ve onunla vakit geçirin, unutmayın koskoca evren sizin zihninizden ibaret siz zihninizi sağlıklı tutarsanız dünyanız da sağlıklı olur. Yunus Emre’nin güzel bir sözüyle kapatalım : “DERDİ DÜNYA OLANIN DÜNYA KADAR DERDİ OLUR”

Sağlıklı günler…

Zafer Bozbeyoğlu
Latest posts by Zafer Bozbeyoğlu (see all)
Visited 10 times, 1 visit(s) today
Close