Kendimi bildim bileli ulaşılmaz, pahalı hayaller kurarım. Hayallerimin zemini hep paradan ibarettir. Bir gün düşüncelerimizden vergi alınmaya başlanırsa hayalimde aldığım son model arabalar ve villalardan dolayı büyük bir vergi borcum olacaktır. Bir de evrene gönderdiğim istem dışı negatif ve bilinçli pozitif mesajların faturası da eklenince hesabım baya bir kabarık çıkacak gibi görünüyor. Gerçekleşmeyen hayallerin bedelini ödemek zorunda kalacağım. 

İnsan ve evren arasındaki bu mesaj trafiğini düşünürken insan nüfusunu baz alınca umutsuzluğa kapılıyorum. Çağımızda teknolojinin iletişimi kolay kılması sonucu gün içinde milyonlarca anlamsız mesaj insanlar arasında tükeniyor. Evreni yerli yersiz mesajlarla yoruyor muyuz?  Evren bizi ciddiye alıyor mu? Evrene nitelikli mesaj nasıl gönderilir?

2000’li yılların başlarında Rhonda BYRNE tarafından yazılan “Secret” kitabını okumuştum. Kitapta yazan bazı metotları denemiştim. Bazı ufak olaylar karşısında başarılı sonuçlar elde edince bu akıma nispeten inanmaya başlamıştım. Zaman içinde kitabın yansımaları sonucu bir takım benzer yerli, yabancı eserlerde piyasa çıkmıştı. Günümüzde mutasyona uğrayan bu pozitif düşünce deneyimi kişisel gelişimin bir parçası olarak bir sürü kitabın da ana hatlarını oluşturdu. Kişisel gelişim artık büyük bir pazarın en önemli mottosu olmuştu. Yaşamayı beceremeyen insanlara yaşam koçları tayin eden, sosyal yaşamlarında mutsuz, iş hayatında başarısız insanlara başarı öyküleri anlatarak motive etmeye çalışan ama aslında ne iş yaptıkları belli olmayan bir sürü uzman insanla tanıştık. Bu insanlar seminerlerden seminerlere dolaşarak insanlara başarılı olabilmenin yöntemlerini anlatıyorlardı. Büyük şirketlerde sunumlar, slayt gösterileri ve referans olacak başarı hikayeleri anlatıyorlardı. Bu hikayeler hangi zeminde kimin başarılarıydı? Hangi parametreleri doğru yapmışlardı? Çağın Nasrettin hocaları gibi hem komik hem gerçek hikayelerle kitlelere hitap ediyorlardı. Hiçbiri milyon dolar kazanamayan bu insanlar sürekli nasıl milyon dolarlar kazanacağımızı anlatıyordu. Çağa kişisel gelişim çağı desek kimse abarttığımızı düşünmez. Bu kişisel gelişim çılgınlığı neden bu kadar büyük bir Pazar haline geldi? Bir başkasının yöntemleriyle gerçekten yaşayabilme kabiliyetimizi değiştirebilir miyiz? Hayatını eğitime adamış, akademik eğitimini almış, bir sürü sertifika programlarına dahil olmuş birini düşünelim. Çok donanımlı özgüvenli bir şekilde iş görüşmesine gider. İş görüşmesindeki en can alıcı soru “Önceki işinizden neden ayrıldınız?”  böyle bir klişe için çokta donanımlı olmaya gerek yok gibi görünüyor. Hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiğini söyleyen uzman yaşam koçları da yeni çağın ilginç mesleklerinden biri. Herkes her şeyi herkesten öğrenebilir ama yaşamayı bir başkasından nasıl öğrenir. Hepsi birbirinden farklı tasarlanmış hayatların farklı zeminlerde gerçekleşen algoritmaları söz konusuyken, herkesi herkes gibi standartlaştırmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Bilinemeyenleri olan bir denklemi çözmek için bir uzmandan yardım alabilirim ama hayatımı nasıl yaşamam gerektiğini bir başkasından nasıl öğrenebilirim ki? Emin olun ki sizi ve yaşamınızı sizden daha iyi analiz edecek birileri yok. Zihne sahip olan her insan evrenle doğru iletişim kurabilir. Evrenin sizin ne yaptığınızla ilgilenmediğine eminim, onun tek istediği dünyanın ekolojik dengesini bozmamanız. Her insan ile eşit mesafede ve kimseye torpil yapmakla uğraşmıyor. Evren ne yaptığınızla değil sonuçlarıyla ilgileniyor. Size yaşamayı öğretecek bir üst akılın olmadığını da bilmenizi isterim.

Kişisel gelişim kişisel bir şeydir ve her bünyede farklılıklar gösterir. Evrenle temas kurmak için sürekli pozitif olmak mümkün olmayabilir. Mutlaka birinin kulağınıza doğruları fısıldaması şart değil. Kendinizin doğrularıyla kendinizin kurtarıcısı olabilirsiniz. Ahlak sahibi olduğunuz sürece içgüdüsel bir mekanizmayla bu evreni yönetebilirsiniz. Eğer bir tanrı tohumu söz konusuysa herkeste eşit miktarda filizlenecektir. Sizden başka kimse hayatınızın bahçesini yeşillendiremez. Belki hastalıklı dallarınızı aşılayabilirler ama asla kökünüzden sizi var edemezler. Bu hayatı kimse sizden daha iyi şartlarda yaşamıyor. Eğer bir kurtarıcı arıyorsanız benliğinize inançla bakın. Mesihi beklemek yerine kendinizi mesihi olun

Zafer Bozbeyoğlu
Latest posts by Zafer Bozbeyoğlu (see all)
Visited 30 times, 1 visit(s) today
Close