GİRİŞ

Deizm kelime anlamı olarak Latince ’de “Tanrı” anlamına gelen deus kelimesinden türetilmiş olup Grekçe’de yine “Tanrı” anlamındaki theostan gelen teizm terimiyle aynı sözlük anlamına sahiptir.

Deizm 16. Yüzyıldan sonra Hristiyan dünyasındaki Reformist hareketlerin etkisiyle başlayan teolojik tartışmalardan sonra, geleneksel Hristiyanlıktan sapan ya da gelenekselcilerden ayrı düşünen düşünürler için kullanılmıştır. Deizm kelimesini ilk kullananlardan biri Calvinci görüşe sahip Pierre Viret’tir. Viret “Instruction chrestienne “adlı kitabında kendilerini ateistlerden ayıran bir grup filozoftan bahsetmiştir. Ancak bu kişilerin isimlerini açıklamamıştır. Bu kişileri Tanrıya inanmakla birlikte İsa’yı ve Hristiyanlık doktrinlerini inkâr etmekle suçlamıştır.

Deizm var olan tüm dinleri, peygamberleri, kutsal kitapları, dini ritüelleri reddederek yalnız Tanrının varlığını kabul eden; kaynağını akıl ve mantık ile doğadan alan tek Tanrı inancıdır.

Deistlere göre Tanrı’yı vardır ve evreni yaratmıştır ancak daha sonrasına karışmaz. Evren kendi kurallarına göre işler, Tanrı müdahale etmez. Deistlere göre dinde peygamberler, kutsal kitaplar, melek, şeytan, günah, sevap gibi dini terimler yoktur.

Deizme göre İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudilik dinleri de sözde gökten inmiştir. Kutsal kitapları da hurafeler ve korkutmalarla doludur. Deistler dinlerdeki mucizeleri de kabul etmezler. Deizmde insanların bir dine rahibe, papaza veya imama ihtiyacı yoktur. İnsanın Tanrıya ulaşmasında düşünme yeteneği ve akıl yeterlidir. Deizm insanları düşünmeye, akıllarını kullanmaya yönlendirir, otoriteleri sorgulamayı öğretir. Hadis, Vahiy gibi kitaplara dayalı uygulamaları kabul etmez.

Deistler dua etmek veya şükretmek için ibadethanelere gitmeye gerek olmadığını savunurlar. Belli bir sınırlı mekânı ibadet için kabul etmezler.

Anahtar Sözcükler: Deizm, İnanç, İbadet, Düşünce, Kutsal, Dinler, Sorgulama, Akıl.

DEİZMDEKİ DÜŞÜNCE VE UYGULAMALAR

Deistler, fikirlerinin temellerini milattan öncelere kadar götürseler de Deizm Avrupa’da Aydınlanma çağı denilen dönemde Rönesans ve Reform hareketleri sırasında ortaya çıkmış bir akımdır. Bu dönemlerde Antik Yunan eserleri incelenmiş, Avrupalılar kıta dışına çıkmış, başka uygarlıklarla kültürel etkileşime girilmiş, bilim, sanat, edebiyat ve felsefe alanında hızlı gelişmeler olmuştur. Şüphesiz bu gelişmeler yalnız ortaya çıktıkları alanlarla sınırlı kalmayıp toplumsal, ekonomik ve dini yapıyı da etkilemiştir. Bu gelişmelerden sonra dünya tarihinin hiç de İncil’de anlatıldığı gibi olmadığı anlaşılmıştır. Hristiyanlık ve kiliseye eleştiriler getirilmiş, hümanizm akımı yaygınlaşmıştır. Tüm bu gelişmeler nedeniyle deizm terimi İngiltere’de kullanılmaya başlanmıştır.

Deizme inananlar evrendeki düzene bakınca bütün bu düzeni yaratan bir Tanrının varlığına inanırlar. Deistlere göre evrende olan biten her şey Tanrı tarafından tasarlanmış, evreni ve her şeyi Tanrı başlatmış ancak sonradan hiçbir şeye müdahale etmemiştir. Evren doğa yasalarına göre işleyen bir bütündür. Deizme inancında Tanrı vardır, evreni tek seferde yaratmıştır. Tanrı insanların mantıklı bir şekilde davranmasını ister. Deistler arasında bazı konularda görüş ayrılığı vardır. Bazı deistlere göre Tanrı evreni sadece yaratmıştır ve işleyen düzene müdahalede bulunmaz; bazı deistler ise Tanrının sadece yaratmakla kalmayıp insan davranışlarına müdahalede bulunduğunu savunurlar. Dolayısıyla burada bir çelişki vardır.

Deistler arasında ruhun ölümsüzlüğü ile ilgili görüşler de çeşitlidir. Bazı deistlere göre ölümden sonra yaşam ve reenkarnasyon inancı vardır, bazı deistlere göre ölümden sonra bir yaşam söz konusu değildir.

Deizme göre var olan her şeyin bir nedeni vardır. Doğadaki hiçbir şey nedensiz yere oluşmaz. İnsan aklını ve mantığını kullanarak her şeyin nedeninin sorgulayarak ilk nedene kadar inebilir ve nedeni bulunmayan Tanrıya ulaşabilir. Deistlere göre evrende nedeni bulunmayan tek varlık Tanrıdır. Evrendeki bütün olay ve olgular nedensellik açısından birbirine bağımlıdır. Doğanın birbirine bağımlı, tutarlı ve öngörülebilir yasalarla işleyişini sürdürdüğünü düşünürler. Evreni belirli yasalara göre düzenleyen, her şeyi detaylıca tasarlayan, kural koyucu üstün bir Tanrı vardır. İnsanlar Tanrının koyduğu yasalara akıl yoluyla uyabilirler. Bu yasalara uymak için Aracılara, peygamberlere, kutsal kitaplara gerek olmadığını düşünürler.

Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet’te insanın önceden evrim geçirmeden tek seferde yaratıldığı inancı vardır. Deizme göre ise evrim süreci mümkün olarak düşünülür. Hatta Tanrının koyduğu kurallar ya da yasalar daha ilkel olan canlıların evrimleşmesi sonucu belirginleşmiştir. Deistlere göre Tanrı insanı tek seferde yaratmıştır ama bu Tanrının aşama geçirmeden aniden yarattığı anlamına gelmez yani deistler Evrime inanırlar

Geçmişten günümüze deizmde değişimler olmuştur. Eski deistler Tanrıya daha kolay ulaşılabileceğini düşünürlerdi. Modern deistler ise Tanı insanüstüdür, hiçbir varlık Tanrıyla kıyaslanamaz. Tanrıya ancak akıl ve mantık yoluyla ulaşılabilir.

Felsefi açıdan deizme bakacak olursak deistler deizmi Aristo metafiziğine kadar indirirler. Çünkü Aristo’nun Tanrısı da düşünmedir, evren üzerinde hareket ve davranışlarıyla bir etki yaratmaz. Rönesans ve Reform döneminde Aristo tanrısı tekrar gündeme gelmiştir. Latince ’de “Deus” sözcüğünden türetilen deizm, zaten Orta Çağ dogmalarına, kapalı dinsel düşünce sistemine, Kilise ve din adamlarının baskılarına karşı ortaya çıkmıştır.

 O dönem düşünürleri ve aydınları etkileyen deizm 16.yüzyıldan sonra Tanrıyı tamamen yok saymak yerine Tanrı tasarımını değiştirmiştir.

Dinin ve kilisenin bilim üzerindeki etkisi kırılmış, evren ve doğa dinsel açıklamalara dayanmadan açıklanmaya çalışılmıştır. Bu düşünce yapısı daha sonraları sekülerizmi doğurmuştur.

Deizm Avrupa’da en fazla İngiliz aydınları etkilemiştir. İngiliz düşünür Edward Herbert deizmin babası olarak kabul edilir.

Herbert, dünyayı bir Tanrının yarattığına inanır lakin doğal olaylara aykırı ve dinlerin öne sürdüğü akıl dışı tasavvurlarla ilgilenmekten ziyade sadece doğal olarak görülebilen gerçeklerle ilgilenilmesi gerektiğini düşünür. Herbert’in takip edenler John Toland, Anthony Collins ve Matthew Tindal gibi düşünürlerdi.

Toland, Hristiyanlığı din adamlarının ve kutsal kitabın halka sunduğu sırlarından ve gizemlerinden arındırarak bir akıl dinine dönüştürebilmeyi amaçlıyordu.

 Bir başka ünlü İngiliz düşünürü olan John Locke da vahyin insan aklından üstün olduğunu kabul ederken vahyin aynı zamanda akla ve mantığa uygun olması gerektiğini savunuyordu.

Fransa da deizm konusunda önemli bir yere sahiptir.En ünlü Fransız deisti olan Jean Bodin tek tanrılı veya çok tanrılı bütün dinlerin gereksiz olduğunu söylüyordu.

Yine ünlü Fransız düşünür Voltaire ise Newton fiziği ve doğa kanunlarını esaa olarak alan doğal bir din anlayışındaydı. Voltaire’in katı bir şekilde doğa kanunlarına dayandırdığı deizmini daha romantik hale getiren düşünür J. J. Rousseau’dur. Rousseau insanların Hristiyanlıkta kabul edilenin aksine doğuştan iyi ve adil olduğunu savunur. Oysa Hristiyanlığa göre insan doğuştan kötüdür. Tanrıya ve İsa’ya sığınarak günahlarından arınabilir. Ona göre din, yüksek bir varlığın yani Tanrının bizlere verdiği yüksek bir duygudan ibarettir. Ünlü filozof bu inancını, “İnsanın dini ne tapınaklardır ne altarlar ne de ayinlerdir. İnsanın dini tamamen en üstün olan tanrıya içsel bir ibadet ve ahlak kurallarına sonsuza dek uymaktır.” şeklinde ifade etmiştir.

Amerikalı deist Thomas Paine ise 1784 yılında yayımladığı, Akıl Çağı adlı kitabında, sonradan Dünya Deistler Birliği’nin mottosu olacak şu ünlü sözünü söylemiştir: “Dünya vatanım, tüm insanlar kardeşim ve iyilik yapmak dinimdir.” 

Türkiye’ye baktığımızda 2005 yılı Eurobarometer anketi verileri bize Deist nüfus oranı ile ilgili tahmin yapma imkanı sağlamaktadır. ​Anket sonuçlarına göre Türkiye nüfusunun %2’si herhangi bir dinin öğretilerine inanmayıp yalnız Yaratıcı bir güce yani Allah’ın varlığına inanmaktadır.

Deizm inancı tarihten bugüne sıradan insanları olduğu gibi dünyaca bilinen pek çok ünlü ismi de etkilemiştir. Napolyon, Benjamin Franklin, Albert Einstein, Adam Smith, George Washington, Mark Twain ve Victor Hugo tanınmış en ünlü deistler arasındadır. Dünyada deizme inananların sayısı gittikçe artmaktadır.

DEİZM’İN ALT DALLARI

Deizm kendi içinde pandeizm, polideizm, panendeizm, flsefi deizm, spritüel deizm, Hristiyan deizmi,, hümanist deizm, bilimsel deizm gibi alt  dallara ayrılmıştır.

 Mesela pandeist deistler evrenin kendisini Tanrı olarak kabul ederler. Ayrıca bir Tanrı olmadığını düşünürler. Bunlara göre Tanrı doğada, nesnelerde, yaşamın içindedir.

 Panendeizmde ise Tanrı evreni kendi öz varlığından yaratmıştır. İnsan ruhunu asıl amacı evrimleşerek ölünce tekrar Tanrıya dönmektir. Tanrıyı, Evreni ve insanı ayrı düşünmezler. Aslında evren de insanlar da Tanrının özünden yaratılmıştır.

Spritüel deistler ise uygulamalarında reenkarnasyona, karma meditasyona, tefekküre yer verirler. Sipritüel deistlere göre insan kendi içine dönerek Tanrıyı algılayabilir.

DEİZM-ATEİZM-TEİZM-AGNOSTİSİZM FARKI

Bu kavramlar birbirlerinden farklıdır ancak karıştırılırlar. Ateizm tüm dinleri, tanrıları, kitapları, kutsalları reddeder. Metafizik inançları kabul etmez.

Teizm inancı zamandan ve mekandan bağımsız sonsuz kudret sahibi bir Tanrı olduğunu kabul eder fakat deizmden farkı şudur: var olan bu Tanrı evrene, evrenin işleyişine müdahalede bulunur. Tanrı insanlara din göndermiştir. Yine teizme göre Tanrı dünya ve insanlarla sürekli ilişkilidir.

Agnostisizm ise bir Tanrının olup olmadığının ya da evrenin nasıl ne şekilde oluştuğunun bilinemeyeceğini savunur.

SONUÇ

Her ne kadar deistler deizmin tarihini Aristo’ya kadar indirgeseler de Deizmin doğuşu ve gelişimine baktığımızda Avrupa Aydınlanmasına paralel olarak Rönesans ve Reform hareketleri deizmin doğuşuna zemin hazırlamıştır. Kiliseye karşı başlayan eleştiri ve sorgulamalar sonucu Orta Çağdaki dogmatik düşüncenin yerini akıl ve bilim almaya başlamıştır. İşte tam da bu devirde din, siyaset, ekonomi ve diğer birçok alanda değişim ve dönüşüm hareketleri yaşanmıştır. Avrupa’daki bu değişimden en çok etkilenen alanların başında Hristiyanlık ve Kilise gelmiştir. Deizmin Hristiyan düşünürlerin dini sorgulamaları sonucu olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Zamanla deistler ve deizm taraftarları giderek artmıştır. Deizm ayrı bir din olmaktan ziyade var olan dini uygulamaların akla uygun olarak düzenlenmesi olarak açıklanabilir. Deistler yalnız Tanrının varlığını kabul ederler. Kutsal kitapları, peygamberleri, vahiyleri ve benzeri dini ritüelleri reddederler. Bağışlanmak, af dilemek veya ibadet yapmak için dini mekanlara, ibadethanelere gerek olmadığı görüşündedirler. İnsanın aklıyla Tanrıya ulaşabileceğini savunurlar.

KAYNAKLAR

1-Altunışık, Mehmet Akif. “Deizmin Meydan Okumalarına Karşı İslam Düşüncesinin Sorun Çözme Kabiliyeti: Yeni Bir Nübüvvet Teorisi Geliştirme Teklifi”. İslam ve Yorum II. Haz. Fikret Karaman. 1: 397-414. 3 Cilt. Malatya: İnönü Üniversitesi Yayınevi, 2018.

2- Öztürk, Yaşar Nuri, Deizm, Yeni Boyut, 2015.

3-Dorman, Emre. Deizm ve Eleştirisi: Tarihsel ve Teolojik Bir Yaklaşım. Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 2009.

4-Kar, Sait. “Din, Aydınlanma ve Eleştirisi”. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 42 (2014): 173-192. Kardaş, Meryem. “Deizmin İncilinde Tanrı ve Din Tasavvuru”. İlahiyat Fakülteleri XXII. Kelam Koordinasyon Toplantısı Uluslararası Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm Sempozyumu Bildiri Metinleri Kitabı.

Rıdvan Yıldız
Latest posts by Rıdvan Yıldız (see all)
Visited 25 times, 1 visit(s) today
Close