Yazar: 18:30 Röportaj

Bir Yazar – Beş Soru: Burak Nefesoğlu

Sayın Burak Nefesoğlu, “Bir Yazar Beş Kısa Soru” isimli yazı dizimize katıldığınız için teşekkür ederiz. Yazı dizimiz önceden belirlenmiş ve isim ayırt etmeksizin yazarlara yönelttiğimiz beş kısa ve net sorudan oluşuyor.

1- Burak Nefesoğlu kimdir?

Bu soruyu ben de sıklıkla sorarım kendime. Bir başkası tarafından bana sorulduğunda ise panik olur, ne diyeceğimi bilemem. Elbette dışarıdan bakıldığında hemen herkes bir tarife sığar ancak bu soruya kişinin kendisinin yanıt vermesi, çoğu zaman dışarıya çalışan algının, kişinin kendisine yönelmesini gerekli kılar. Böylece “Sen kimsin?” sorusu “Ben kimim?” sorusuna ve bir soruna dönüşür. 

Yine de şimdi bütün bu karmaşayı bir kenara bırakıp kaçamak da olsa bir cevap vereceğim, “Ben, biri olmaya çalışan biriyim,” diyeceğim. Hemen her alanda manipülasyonlara maruz kaldığımız ve sistemden yana olan herkesin kabul görüp diğer herkesin “öteki” bırakıldığı bir dünyada, ben kendi başına biri olmaya çalışan biriyim. 

Tabii, öbür taraftan, dışarıdan bakan bir göz için; hemen her fırsatta yollara çıkıp seyahatler eden, felsefe ve edebiyata meraklı, kendi halinde biriyim. Uzun denebilecek öğrencilik serüvenim, şimdi de Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde devam ediyor. Bununla birlikte, birkaç ay sonra başlamayı umduğum Asya seyahatime hazırlanıyorum ve çalışmalarıma Ankara’da devam ediyorum. 

2- Uzaklar İçin isimli şiir kitabını neden yayımladınız? Bize şiirlerinizden söz eder misiniz? 

İlk şiir kitabım Gecelerin İçinden, bundan dört-beş sene önce yayımlandı. Sonrasındaysa tabii yazmaya ve kendimi şiir konusunda olgunlaştırmaya, kendime ait bir şiir yolu oluşturmaya gayret ettim. Bundan birkaç ay önce, içerisinde olmaktan çok mutlu olduğum Mahal Edebiyat, bir Mahal Kitaplığı oluşturmaya karar verdiğinde ise, yeni şiirlerimin gün yüzüne burada çıkabileceğini düşündüm ve öyle de oldu. Benim için hem çok anlamlı hem de tatmin edici bir eser ortaya çıktı. 

Uzaklar İçin kitabındaki şiirler; sıklıkla gerçekleştirdiğim seyahatlerde gördüğüm irili ufaklı kentler, yaşadığım olaylar ve düşündüğüm meselelerin ürünleridir. Çokça kent imgesini kullandığım, kentli insanları gözlemleyerek ve onlardan biri olarak yazdığım şiirler çoğunluğu oluşturuyor. İçinde büyük bir bunalım barındıran kent hayatının içindeki insanın kalabalıklar içindeki yalnızlığını, kendine bile yabancı oluşunu, neyi aradığını bile bilmeden bir arayışın içinde devinip durmalarını yazdım. Ve elbette aşklarını, hasretlerini ve umutlarını da. 

3- Neden okuyorsunuz?

Bu soruyu, şiir yazan biri olarak, öncelikle neden şiir okuduğumla başlayarak cevaplamak istiyorum: Şiir okuyorum, çünkü büyük şairlerin neyi nasıl yaptıklarını, o harikulade dizelerin altında nelerin olduğunu anlamaya çalışıyorum. Bu bakımdan yazan biri için okumak, saha çalışması yapmak gibidir; gider büyük eserleri inceler, okur, üzerine düşünür ve geri döner, bu kez siz kalemi elinize alırsınız.

4- Neden yazıyorsunuz?

Çünkü derdim var. Yazmak için dünyaya, hayata, topluma, fikirlere karşı bir derdinizin olması gerekir. Gece yatağa yattığında kafasını kurcalayan tonlarca fikirle baş başa kalan herkes yazabilir. Benim derdim var; kurulan sahte düzenlerle, toplumlarla, insanla, kentlerle… İçimde büyütüp dert edindiğim, acısını, umudunu, endişesini duyduğum meseleler var ve bunları yazmak istiyorum. Sanat, insana ayna tutar. Ben de o aynanın bir parçası olabilmek, o aynaya kendimden bir parça ekleyerek onu büyütmek ve böylece belki de insanlığın kendi kendinin bilincine varmasına yardımcı olmak istiyorum. 

5- Hayatın amacı sizce ne olmalı?

Ben, erdemli yaşamaya inanıyorum. İnsan, erdemli olduğu kadar büyük, erdemden uzak olduğu kadar küçük bir insandır bana göre. Erdemi, yaşamak için çılgına döndüğümüz bu harikulade hayat denen şeyden de üstün tutuyorum. Dolayısıyla bence insan hayatının amacı, erdemli yaşamak olmalıdır. Hayatın her anında, açık bir zihinle, doğru yolda diretmek olmalıdır. 

Visited 3 times, 1 visit(s) today
Close