“Tutamak sorunu, insanın bir tutumağı olmalı. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak şeyler olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamak gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur. Kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına…”(1)
Aslında Yusuf Atılgan, Aylak Adam kitabındaki hikayesini bize bu satırlarla özetlemiş. C. Hayatta tutunacak bir şeyler arayan ve bunun için çaba sarf eden ve hayattaki arayışını bulmaya çalışan bir karakterdir. Karakterin adının “C.” olması gizemli tarafıdır. Belki de “C.” sen, ben ,o, herkes olabilirdi… Nihayetinde herkes hayattaki “B.”sini (romandaki karakterin aradığı karakter) bulmak için “C.” konumundadır çoğu zaman.
“C.” hayatta her şeyi dener, bu esnada bir çok kadınla tanışır. Fakat kadınlar, onun melankolik tarafını görünce uzaklaşmaya başlar ve karakterimiz tekrar olduğu noktaya döner. “Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu.”(2) Gibi ifadeleriyle hayatında aradığı kadını aslında kendisi de belirleyememiştir. Psikolojik bir sevdadır, tutamak sorunudur onunki.
Fakat “C.” hiç vazgeçmeden şu sözlerle arayışına devam eder. “Hepinize inat bir gün bulacağım onu.”(3)
Türk edebiyatının birçok ismi modern yenilikçi olarak ele alınabilir. Yusuf Atılgan da bu isimlerin başında gelmektedir. Eserlerinde toplumca yasak olan ve tabu sayılan olayların da karşısında durmuş ve sanata, aşka,cinselliğe ve birçok farklı duruma bir bakış açısı boyutu kazandırmıştır. “…Keskin ışıkta soyunup açık pencerede sevişeceğiz. Acelem yok benim biliyorsun…” Dünyevi olayları olanca çıplaklığıyla ve yalınlığıyla ele alırken, insan olmanın önemine değinmiştir.
Edebiyatımızın aylak diyebileceğimiz modellerini Tanzimat edebiyatında “Araba Sevdası” ve “Felatun Bey ile Rakım Efendi” gibi karakterlerin hayat tarzlarında bulabiliriz. Fakat modern anlamda ilk aylak karakter kavramını Yusuf Atılgan’ın “C.” karakterinde bulmak mümkün. Öyle ki karakterimiz “C.” de bunun biraz ötesine gidip kendini aylak olarak tanımlar ve bundan hoşnutluk duyar.
Kitabın sonunda ise aradığı kişiyi yani B.’yi bulduğunu düşünür. Fakat onu bulur bulmaz kaybetmenin korkusu içindedir. Çünkü mavi yağmurluklu kadın “B.” aniden bir otobüs durağından otobüse biner ve gözden kaybolmaya başlar. C. de onun arkasından seslenerek koşar. Fakat yetişemeyeceğini fark ettiği zaman: “İnsanların hızlı yaşadığı bu çağda olduğunu neden unutmuştum.”(4) der. Bir kez daha yaşadığı çağdan nefret eder. Hayatı boyunca onu ararken kaybetme telaşıyla ona yetişmek için bir taksiyi durdurmaya çalışır, fakat taksi doludur. Trafiğin ortasında öylece kalan C. olduğu yerde donarak trafiği de birbirine katmıştır. Duran taksici sinirle “C.” ye yaklaşır. Göğsüne gelen bir yumrukla sarsılan C. önce şaşkına döner ve öfkeyle şoförün suratına vurur. Ortalıktan korna sesleri ve insan çığlıkları yükselir. Bir polis gelir ve ne olduğunu sorar. Fakat o artık hiçbir şey anlatmak istemiyordu. Tek istediği o otobüse yetişmekti. Karakterimiz “C.” o zaman ona kavuşamayacağını anlar ve acılar içinde kıvranır.
“Yıllardır aradığını bulur bulmaz yitirmesine sebep olan bu saçma, alaycı düzene boyun eğmiş gibi kendini koyverdi.”(5)
Bu şekilde aradığından da vazgeçerek tutamağından vazgeçer. Herkes gibi olur. Hepimiz vazgeçmedik mi tutamaklarımızdan, savrulmadık mı hepimiz bir yana… O da herkes gibi boyun eğer ve vazgeçer…
“Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan sözetmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.”(6)
(1), (2) ,(3), (4), (5), (6): Yusuf Atılgan, Aylak Adam
- Bir Tutamak Arayışı: Aylak Adam - 22 Mayıs 2020