Yazar: 18:25 Çeviri, Öykü

Bay Janani ve Hayalet

Sarhoş ve üzgün bir halde dolap kapağını açmıştı kıyafetlerini değiştirmek için. Orada… Kendine bakan hayaleti gördü, fısıldadı:

“Gerçek olamazsın!..”

Hayalet, onun kahverengi ceketini dolaptaki askıda durduğu gibi giymişti. Korkunçtu. Sanki ceket biraz ona dar geliyordu. Gözleri yerinden çıkacak gibi patlamak üzereydi. Boyun damarları şişmişti. Hayalet ince, kuru parmağını salladı ve saygıyla ellerini önünde bağladı. Bay Janani, hayaleti tepeden tırnağa süzdü. Üstelik kendi kahverengi ayakkabılarını da giymiş, ayakkabının bağını kurdele gibi bağlamıştı. Hayaleti önemli bir toplantıya giderken yakalamış gibi hissetti Bay Janani, utandı. Neden öyle askılıkta sallanıp duruyordu bu varlık? Üstelik hayaletler elbiseye neden ihtiyaç duysunlar ki? Bay Janani hayaletin boşlukta sallanıp duran ayaklarına baktı, zihnine bir sis çöktü.

“Hayaletler her şey olabilirler.” dedi fısıltıyla. “Bir yatak, üzerine çektiğin bir yorgan, çay içtiğin bardak… Onların masa ve sandalye olamayacaklarını veya başka şeylere giremeyeceklerini düşünmek saflıktır. Hatta elimize aldığımız kalem olabilirler ve aynı kalemle, istedikleri şeyleri yazmaya bizi zorlayabilirler. Çok sık olur bu. Çok sık… Bazen onların kuklaları oluruz. Bizi uyuşturup sokak tabelalarına küfür ettirirler veya hayatımızı tehlikeye atacak şeyler yazdırırlar. Tabii ki bu tür şeyleri bilmemek daha iyidir çünkü bazen onlardan farklıyızdır. Belki de… Şöyledir… Neden olmasın? Hayatımız kısa, onlar bizim gözlerimiz aracılığıyla dünyanın sonunu izliyorlar ve kıyamet gününü bekliyorlar. Neden olmasın?”

Bay Janani ona ve gözlerine dikkatle baktı. Gözbebekleri nihayet görmeyi umuyordu. Ona niçin bir göze ihtiyacı olduğunu sormak istedi. Kılık onun için bir yanılsamaydı. Alkol zihnini yanlış yöne çekiyordu. Ona gerçek olmadığını söylediğinde, dolabı kapayıp partide giydiği elbiselerle yatağa gitmek istedi, ama hayalet, Bay Janani’nin hayatını sonsuza dek değiştiren bir cümle söyledi.

“Sen de gerçek değilsin.”

Bay Janani güldü. Yüzü birden dondu. Elini salladı.

“Belki de,” dedi. “Aynen öyledir her şey.”

Janani dolabın kapağına dayandı. Yere baktı. Dudaklarını büktü. Bir süre güldü. Kapağı kapatmak istedi. Hayalet yerinde yoktu. Bir kaşı kalktı. Korktu. Hayaletin kaybolması değildi korktuğu. Elbiseleri, kemeri ve ayakkabıları da yoktu. Nefesi hızlandı. Ne söyleyeceğini unuttu.

“Bazen kelimeleri unuturuz.” dedi. “Kalem birden kaybolur masamızdan. Zihin duvarımızın arkasından bir el uzanır ve eşyalarımızı gözümüzün önünden alıverir.”

Janani düşündü. Kaybolan şeylerin nereye yolculuk ettiğini biliyordu artık.

Kapağı kapattı. Gitti yatağına uzandı. Ellerini başının arkasına bağladı. Tavana bakmaya başladı. Nesnelerin hiçbir bağlantısının gerçek olmadığını ve aslında nesnelerin, zihnine nüfuz eden bir anı olduğunu görüyordu tavanda. Kimin zihninde oluşmuştu bunca anısal nesne? “Bay Janani” diye hitap edilen birinin zihnine… Sanki o ceket, pantolon, ayakkabı ve kemer ondan sonsuza dek çıkmıştı. Tıpkı, gezici bir hayalet gibi, var olmak için onun eski kahverengi ceketini seçmesi gibi ve ona veda etmeden ortadan kaybolması gibi… Nesneler aslında yaşayan hayaletlerdi ve birden sıkılıp gitmek istiyorlardı. Evet, şimdi gittiler.

Yazar: Muhsin Towhidian*

Farsçadan çeviren: Lokman Baybars**

*Towhidian 21 Mayıs 1985 tarihinde doğdu. 11 yıldır sigarayı bırakmak için Farsça yazıyor. Tahran’da yaşlanırken, O Çiçeklerin Adı Yoktu, Bir Hayal Adası, Ben Walt Whitman’ım, Ansızın Bir Yılan, Bay Ataç’ın Klavyelerine Sürtünür kitaplarını yazdı. Hâlâ Tahran’da yaşlanıyor.

**Trakya, Selçuk ve Dokuz Eylül Üniversiteleri’nde eğitim gördü. Halen İstanbul Üniversitesi öğrencisi, eğitimci, editör ve sanat danışmanıdır. Öykü Santrali (2019) ve Saçlarımı Geri Verin (2022) adında yayınlanmış iki romanı var. Tematik kısa filmlerde görüntü yönetmenliği yaptı. 2009’dan itibaren çeşitli yayın organlarında öyküleri, film analizleri, şiirleri, denemeleri, kitap tanıtımları, söyleşi ve incelemeleriyle yer aldı. Şiir ve öyküleri Farsçaya, Arapçaya, İngilizceye ve Fransızcaya çevrildi.

Editör: Buse Karabulut

Visited 71 times, 1 visit(s) today
Close