Beyaz, kireçli evler… İnsanları çoook, doğumu çoook,
ölümü çok. Yabanı çok. Hem hasreti çoook hem firarı.
Evlenmesi barklanması çok, torunu torbası çok. Ekmeği
aşı katık, ziyanı yok. Olsun varsın…
Epey yalnızı var bu hanenin dışarıda ve içeride. Onlarca
yalnızı.. Ah bu sessiz evler.. Kapıları ötse de gıcır gıcır –
bazen öfkeli: çaaat!- anmaz derdini ev ahalisinin,
heyhaaat! Bir o kadar suskundur içten içe kırık camları
pencerelerin de. Hani ser verir sır vermez cinsten, ketum.
Evlerin avluları çocuksuz.
Evlerin avluları anasız. 
Evlerin avluları boş.
Sessiz, evlerin bu şahit avluları.
Evlerin avluları kör karanlık.
Bir de gelin bohçası evlerin avluları.
Evlerin avluları sefil.Evlerin avluları dar.
Evlerin avluları Sırat.
Bekler gideni evlerin avluları, sabırlı.
Bekler gelmeyecek olanı, ebediyete intikal edeni bekler
sabırla. Çünkü cahil evlerin avluları. Evlerin avluları nisyan.
Evlerin avlularıdır geriye kalan, yaşamdan.
Sırası yok ölümün. Kaç tabut indi omuzlarda bu kireç
beyazı merdivenlerden ak kefenle. Kocakarılar ceset
yıkar bu evlerin avlularında. Arpalıklara çıkan taş duvarlar
şahit evlerin insanlarına. Merdivendeki ayak sesleri şahit. 
Hayat, şu merdivenlerden avlulara inmek gibi bir şey..
İnmekteyiz, ondandır huzursuzluğum. Yoksa huyum
değildir aklımdan her geçeni yazmak.

Kevser Dökme
Latest posts by Kevser Dökme (see all)
  • Avlu - 28 Mayıs 2020
Visited 13 times, 1 visit(s) today
Close