Sol Ayağım incelemesini yazarken aklıma düştü arkadaşım Ersin’in romanına inceleme yazmak. Ersin Ata, 1983 yılında Cerebral Palsy’li olarak dünyaya gelmiş engelli hakları savunucusu bir yazar.
Onunla ve gözleri Ersin’den başkasını görmeyen annesi Havva ile ben 2013 yılının bahar aylarından birinde hastaneye rapor çıkarmak için geldiğinde tanıştık. Sistem gereği zekâ testi yapılması için benim yanıma gelmişti, tanıştık, sohbet ettik, bir kitabını hediye etmek istediğini söyleyerek gitti yanımdan ama arkadaşlığımız hiç bitmedi. Kızımın dayısı, öğrencilerimin Ersin ağabeyi oldu; öğrencilerim söyleşi için onu okullarına davet ettiler, hatta en son aldığım habere göre bir öğrencim onun fizyoterapisti oldu.
Yazar hakkında vereceğim, birçok detaya hâkimim bu kez. Ersin, otuz yedi yaşında, kendi deyimiyle Allah’ın Tuzla’sında ailesiyle ikamet eden genç bir adam. Daha önce tanıştığımız C.Brown gibi en büyük destekçisi annesi, dert ortağı ve yol arkadaşı ise kuzeni Akın. Ersin, sosyal medyada da çok aktif, her fırsatta engelli hakları hakkında yazılar yazıyor, paylaşımlar yapıyor. Hakkında yapılmış bir belgesel var, TRT belgesel yarışmasında ödül alamamış olsa da sesini duyurmaya yetmiş diyebiliriz.
Bugüne kadar 3 kitap yazan Ersin’in son kitabı Nisan 2020’de raflardaki yerini aldı; bir aşk romanı yazma hayalini gerçekleştiren yazarımız kendisi ve arkadaşlarına ait anıları hayalleriyle harmanlamış. Yüz yüze iletişim sırasında zaman zaman heyecanlansa da yazarken hiç takılmıyor hatta klavye aracılığıyla dertleşmek en sevdiği yöntem diyebilirim.
Yaşadığı zorlukları, ailesi, sosyal medya, taraftarı olduğu takım ve arkadaşlıkları ile renklendirmeyi başaran Ersin için imkânsız diye bir şey yok. İnsanların istedikleri her şeyi yapabileceklerine olan inancı onu bugünlere taşıyan.
Şu an sizlere incelemesini sunacağım kitabı yazarken sayısız mesajlaşmamız var; yayınlandığı zaman aşkı tüm gerçekliğiyle verip veremeyeceğini, insanların okurken tadına varıp varamayacakları hakkında kaygıları vardı.
Yüreğimi sıcacık yapan bir aşk hikâyesi olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. Güneş ve Kara Kartal’ı tüm içtenliğiyle evlerimize konuk oluyorlar. Havva Hanım, Ersin’in Güneş’in peşinden Antalya’ya gitme kararına engel olamazken, iç hesaplaşmasını yaşarken, onların heyecanı, okurken taraf tutmaya itiyor sizi. Pınar ve Arzu ilk karşılaştığında Efe’nin kaygısına ortak oluyorsunuz istemsizce. Görünmez kahraman Arif’in sessiz mücadelesi de her an hissediliyor. Güneş’in milli bir sporcu olması da Ersin’in gerçek kahramanlar ile hayali unsurları harmanladığı yerlerden biri.
Daha fazla detay vermeden kitaptan birkaç alıntı yapmak istiyorum, umarım sizler de bu romanı okurken benim kadar keyif alırsınız.
“ Geçmişte de yolculuklar yapmıştı. Bunlar içinde en çok üzüldüğü uçak yolculuğu geldi aklına. Kendisini tedavi edeceğini söyleyen doktor, Almanya ve Hollanda’ya davet etmiş ancak sonuç hayal kırıklığı olmuştu.”
“Ersin, geçmişte yaşadığı bir aşkı hatırlıyordu şimdi: Kader…
”Güneş meselesine gelince, senin üzülmeni asla istemem. Ancak ne yaşayacaksan, güzel yaşa. Annen kadar katı değilim, sen aklı başında bir gençsin.”
“Ersin, cebindeki mavi kolyeyi çıkardı. “
“Seni televizyonda görmek beni her zaman mutlu etmiştir ama bu kez kalbimden bir parça kopmuş gibi oldu. Yine de sana mutluluklar diliyorum. İnşallah Güneş senin kıymetini bilir. Senin öyle bir kalbin var ki herkesi büyülüyorsun. Bundan sonra görüşür müyüz bilemiyorum ama kalbimde hep özel bir yerin olacak.”
- Kırgınlık Kitap İncelemesi - 9 Eylül 2020
- Sen Her Şeye Değersin Kitap İncelemesi - 20 Temmuz 2020
- Sol Ayağım Kitap İncelemesi - 1 Temmuz 2020