Yazar: 16:15 Öykü

Prospektüs

Ali, küçük dükkânın tozlu raflarına gözlerini dikmişti. Hava dışarıda sıcaktı, boğucu bir ağırlık çöküyordu insanın üzerine. İçerisi ise serin ama boğuk bir loşluktaydı. Eski ahşap raflar, yılların biriktirdiği küçük izlerle doluydu. Her rafa yerleştirilmiş beyaz kutular; kimi kenarları yıpranmış, kimiyse hiç açılmamış gibiydi. Hepsinin üzerinde küçük harflerle yazılmış tıbbi terimler vardı. “Parasetamol”, “Antibiyotik”, “Antihistaminik”… Her kutunun içinde bir prospektüs saklanıyordu.

Ali, eline bir kutu aldı. Açtı. İnce, beyaz bir kâğıt çıktı içinden. Yazılar sıralanmıştı, birbirine benzeyen cümlelerle doluydu: “Yan etkiler arasında baş ağrısı, mide bulantısı ve uykusuzluk sayılabilir.” Prospektüsü katlayıp yerine koydu. Derin bir nefes alırken dükkânın sessizliğinde kendi nefesinin yankılandığını fark etti.

Buraya neden geldiğini tam olarak bilmiyordu. Günlerdir göğsünde bir sıkışma, boğazında bir düğüm vardı. Doktora gitmeye üşenmiş, bunun yerine eczaneye uğramıştı. Ama o kutulara bakarken, bu sıkışmanın ilacı olmadığını anlamıştı. Bir prospektüs, hayatın yan etkilerini sıralayabilir miydi? Mesela, kaygının altında yatan şey neydi? Belirsizlik mi? Ya da yalnızlık?

Dükkânın sahibi Hasan, tezgâhın arkasında gazetesini katladı. Adamcağız, Ali’nin kutularla oyalandığını fark etmişti.

“Bir şey mi arıyorsun evlat?” dedi. Sesi yorgundu, sanki yıllardır aynı soruyu sormaktan usanmış gibiydi.

Ali, kutuyu yerine koyarken başını kaldırdı.

“Yok, sadece bakıyordum.”

Hasan, bu cevabı duyunca omuzlarını silkerek gazetesine döndü. Ali, bu hareketteki kayıtsızlığı düşündü. İnsan, belki de bir prospektüs kadar basit bir açıklamaya ihtiyaç duyuyordu bazen: “Eğer hiçbir şey yapmazsanız, hiçbir şey değişmez.”

Bir kutuyu daha açtı, bu kez dikkatlice prospektüsü inceledi. Her cümlenin altında bir cümle daha saklanıyor gibiydi. Ali, baş ağrısını dindiren ama kalbi sıkıştıran bir ilacın yan etkilerini okur gibi hissetti kendini. Prospektüsü yerine koyup kapıyı açtı, dışarıdaki ağır sıcaklık yüzüne vurdu.

Deniz uzakta görünüyor, ama sesini duyuramıyordu. Ali, kaldırımda yürümeye başladı. Göğsündeki sıkışmanın bir ilacı var mıydı? Belki de yoktu. Ama bir prospektüste yazan şu uyarıyı hatırlıyordu: “Eğer belirtiler devam ederse, mutlaka bir uzmana danışın.”

Editör: Aydın Kayabaşı

Okay Taşlı
Latest posts by Okay Taşlı (see all)
Visited 25 times, 2 visit(s) today
Close