Yazar: 12:39 Kitap İncelemesi

Ütopya Gerçek Dünyaya Karşı: “Arkadya”

Ödüllü yazar Lauren Groff’un kaleme aldığı Arkadya, 1960’ların sonlarında New York’un taşra bölgelerinden birinde özgürlük, aşk ve isyanın ütopyasını hayata geçirmek isteyen Arkadya adlı bir komünde doğan ilk bebek olan “Bit” Ridley Stone’nun sınırları aşan bir özgürlük ortamındaki büyüme hikâyesini, sırtını yasladığı hippilerin hayallerinin yıkılışıyla birlikte anlatan bir kitap.

Lauren Groff, 23 Temmuz 1979 yılında New York’ta doğmuş. Çocukluğu ve erken gençliğini burada geçiren Groff, Amhert Koleji’nden mezun olduktan sonra Wisconsin-Madison Üniversitesi’nde edebiyat alanında yüksek lisans yapmış. 2008 yılında yazdığı ilk romanı The Monsters of Templeton ile New York Times çoksatanlar listesine giriş yapmış. Amazon.com ve San Fransisco Chronicle, kitabı, yayımlandığı yılın en iyileri arasında göstermiş. Groff, ertesi yıl çıkardığı ve içinde New Yorker, Atlantic Monthly gibi prestijli mecralarda öykülerinin de yer aldığı ilk öykü kitabı Delicate Edible Birds‘le de okur ve eleştirmenler nezdinde epey övgüye mazhar olmuş. 2012 yılında yayımlanan ikinci romanı Arkadya da yine New York Times, The Washington Post’ta olumlu eleştiriler almış. Üçüncü romanı Yazgı ve Gazap‘la Ulusal Kitap Ödülleri ve Ulusal Kitap Eleştirmenleri Ödülü’ne aday olmuş. 2017 yılında Granta dergisi tarafından En İyi Genç Amerikalı romancılar listesinde yer alan, 2018’de de Guggenheim edebiyat bursu kazanan Lauren Groff’un, 13 yıl önce yazdığı Arkadya, İthaki Yayınları’ndan Filiz Sarıalioğlu çevirisiyle artık Türkçede. 1960’ların sonlarında New York’un taşra bölgelerinden birinde özgürlük, aşk ve isyanın ütopyasını hayata geçirmek isteyen Arkadya adlı bir komünde doğan ilk bebek olan “Bit” Ridley Stone’nun sınırları aşan bir özgürlük ortamındaki büyüme hikâyesini, sırtını yasladığı hippilerin hayallerinin yıkılışıyla birlikte anlatan kitap, hayallerinin izinden giderken gerçeğin acımasız duvarına toslayınca buhar olan idealleri pastoral ve lirik bir dille aktarıyor.

Takvimler 1960’ların sonlarındaki idealist ve özgür ruhların rüzgârına göre yaprak atarken, New York’un kırsal bir bölgesinde “Özgür Çocuklar” isimli bir grup genç, “Arkadya” adlı bir komünü kurmaya niyetlenir. Eski yerleşimcilerden kalan bir malikanenin topraklarını kendileri işleyerek, kendi kurallarıyla örülü “kuralsız” bir ütopya yaratmak isteyen Handy önderliğindeki komün, dış dünyaya tamamen kapalı, kendi yağında kavrulan, doğayla iç içe bir yaşam sürmektedir. Tabiat Ana’nın onlara verdiklerini imece usulü işleyerek karınlarını doyuran, “doğal” uyuşturucularla evrenin enerjisinden sinerji yaratarak iyiliğin, güzelliğin peşinden giden “Özgür Çocuklar” komününde bir bebek dünyaya gelir. Kırk kiloluk annesinden bir kilodan biraz fazla bir ebatla doğan bu çocuğa “Bit” adı verilir ve Bit komünde doğan ilk bebektir. Kafası basmaya başladığı ândan itibaren etrafında ne var ne yok gözlemeye koyulur. Müthiş idealler, komün içinde ayrılan farklı grupların dünyayla ilgili görüşleri ve doğayla cennet gibi bir ortamda iç içe büyüyen Bit, “normal”e dönünce gerçeklerle yüzleşmeye başlar. Aşık olur, dış dünyaya açılınca afallamanın kralını yaşar ve her rüya gibi komün dağılınca o da mecburen “gerçek” dünyayla yüzleşmek zorunda kalır. 

Lauren Groff, Arkadya‘da gönlü bol bir ümitle inşa edilmeye çalışılan bir ütopyanın gerçeklikle karşılaşınca tökezleyerek amacının tam tersi bir istikamete dönüşen bir grup gencin öyküsünü Bit’in gözünden anlatıyor. Sıkı sıkıya bağlanılmış ideallerin esas hayatla olan çarpışmasındaki kırılganlığı, anında kaybolan o umut ışığını, insanın doğaya iyi niyetli de olsa hükmetme çabasının ters teptiğini ve tüm masumiyetlerin gerçek dünyadaki karşılığını kendine özgü bir üslupla anlatıyor.   

Visited 12 times, 1 visit(s) today
Close