Tomris Uyar’ın ustalık döneminin en önemli eserlerinden biri olan, 1986 yılında yazara Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandıran Yaza Yolculuk, zamanı, kişileri, mekânı farklı olmasına rağmen bir yerden birbirlerine değen, Uyar’ın yaz mevsimini fon olarak kullandığı, okuru, fiziksel ve içsel yolculuklara çıkarıp, hayata, sokağa, oradan gelip geçenlere yazın penceresinden baktığı bütünlüklü bir kitap.
Türk öykücülüğünün usta ismi, kendi üslubunun öncüsü Tomris Uyar 62 yıllık ömründen yazınımıza bıraktığı onca öyküyle hâlâ “zamansız” bir yazar olarak edebiyat tarihimizde yer alır. “Âşık olduğu” Türkçeyle, “Yazma isteği… Yazma isteği; anında yaşamak, bir konuğu ağırlamak, yani çevremi görmekten, gözlemekten alıkoyamıyor beni. Dışarıda sürüp giden büyük hikaye’ye kapıyı kapayıp onu hikâye etmekten yana değilim. Her gün bilmem kaç sayfa yazma düzenine de hiç giremem. Üstelik ev işi yapmazsam, bedenim de yorulmazsa, kurgum biter bir çeşit. Hepsini bir güne sığdırıp ölürcesine yorulmalıyım ki kesintisiz bir uykuyu hak edebileyim,” diyerek kayıtsız şartsız bağlı olduğu yazmaya hayatını adar. 1971 yılında çıkan ilk kitabı İpek ve Bakır‘la tutturduğu modern dil, Türk edebiyatında yeni bir sayfa açar.
Her ne kadar toplumcu gerçekçi yazarlar Uyar’ı “bireyci” bulsalar da o, tüm öykülerini feminist bir damardan kavrayarak yazar. Mesele aileyse, aile içindeki kadının sorununa değinir. Kadın ve anne olmak üzerine öyküler kaleme alır. Ve bir “yaz mevsimi” yazarıdır Tomris Uyar. Yazı, sadece zamansal bir düzleme indirgemez. Yaz, onun için bir mekândır da aslında. Kimi zaman oraya kaçar, kimi zaman orasının tadını çıkarır. Orada hüzünlenir, âşık olur, sokağa ve hayata hep yazdan bakar Uyar. Bunun en önemli örneği de ilk olarak 1986 yılında yayımlanan ve Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Yaza Yolculuk adlı kitabıdır. Geçtiğimiz Mayıs ayında Can Yayınları etiketiyle dördüncü baskısını yapan Yaza Yolculuk, zamanı, kişileri, mekânı farklı olmasına rağmen bir yerden birbirlerine değen 11 öyküden oluşur. Yine yaz mevsimini fon olarak kullandığı kitabında Uyar okuru, fiziksel ve içsel yolculuklara çıkarır. Hayata, sokağa, gelip geçenlere yazın penceresinden bakar. Oradaki vuslatın, kadim bekleyişlerin, iç hesaplaşmaların dehlizlerine iner.
Yalnızlık, anlatamama ve anlaşılamama da Yaza Yolculuk‘un diğer kanadında yer alan meselelerdir. Öykülerdeki karakterler hoş sohbet veya ciddi muhabbet masalarında eğreti durur. Etrafa yabancıdır. Sözleri havada kalır, içlerini dökemezler.
Yaza Yolculuk‘u Tomris Uyar’ın ustalık döneminin en önemli eserlerinden biri olarak nitelendirmek mümkündür. Gündelik ve sıradan olana yüklediği felsefi ve şiirsel anlam, metinleri güçlü kılar. İçlerine girdiği karakterleri, kendi üslubunca ele aldığı sorunları ve zarif diliyle, Yaza Yolculuk, kendi içinde birçok anlam taşıyan yaz mevsimini tüm yönleriyle öyküleriyle hemhal eder…
- Tomris Uyar’ın Yaz Yolculuğu: “Yaza Yolculuk” Kitap İncelemesi - 6 Ağustos 2025
- Şeker ve Çamaşır Suyu: İşte Bütün Mesele Bu! - 3 Ağustos 2025
- “Sessiz Film” Kitap İncelemesi - 2 Temmuz 2025