Yazar: 18:32 Film İncelemesi

“Sistemin Çarkı” Yine Aynı Yöne Dönüyor

Bir film çekilir, sistemin bütün sorunlu taraflarını gösterir. Filmin ismi ‘Direniş’ olacakken, 12 Eylül’ün başarısı sayılabilecek olan devlet kurumlarını tasarımı işe yaramış filmin ismi değiştirilmek zorunda kalınmış. Muzaffer Hiçdurmaz’ın ilk ve son yönetmenlik deneyimi olacak Çark filmi, 1987 yılında çekiliyor. İşçi-patron ve işçi-polis arasındaki gerilimler, güvencesiz çalıştırılma, grev kırıcılığı gibi birçok başlığı işleyen film, dünde kalanları değil, bugün hâlâ yaşananları anlatıyor.

Politik açıdan ve işçi sınıfının sorunlarını işlemesiyle birlikte sinemada önemli bir yeri olan bu filmin oyuncu ve figürasyon kadrosu da çok geniş. Tarık Akan ve Müge Akyamaç’ın yanı sıra İhsan Yüce, Savaş Yurttaş, Oktay Sözbir, Günay Girik, Erol Demiröz, Cezmi Baskın, Ferdi Akarnur, Kenan Bal, Erdinç Dinçer, Ferdi Altuner, Dursun Ali Sarıoğlu, Cihat Tamer, Hikmet Karagöz, Seyfettin Karadayı, Savaş Taner, Haşmet Zeybek gibi oyuncular yer alıyor.

Gecekondu mahallesinde yaşayan, cam fabrikasında çalışan dört işçinin ve ailelerinin etrafında şekillenen olaylar, işçilerin çalışma koşulları ve işsizlik merkezli sorunlarını işlese de film başka birçok sorunu da ele alıyor. Yıllarca sigortasız çalışan bir işçinin emeklilik hakkı olmadığından dolayı devlet hastanesinden kovulmasıyla özel hastaneye mecbur kalışı, geçirdiği operasyon ardından hastanın durumu ile ilgili bilginin, oğlundan alınan para sonrası başsağlığı şeklinde verilmesi, işçilerin sosyal güvenlik haklarının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Bugün, milyonlarca işçi sigortasız yevmiye usulüyle çalışmaya devam ediyor. Tarım, inşaat, gündelikçi temizlik işçileri ve birçok sektörde de durum aynı.

Cam fabrikasının sahibi, zam talebindeki işçilere işlerin iyi gitmediğini ve işçi çıkaracağını söyler. Sonrasında da üç işçi hariç, diğer işçileri işten çıkarılır. Bu duruma tepki gösteren diğer üç işçi de işten ayrılır. İşten çıkarılan işçiler, ertesi gün işyerlerine gittiklerinde fabrikanın kapısında zincirleri görürler. İçeride kalan alacaklarını da alamamışlardır.

“Tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birinin içerisinden geçiyorken, şirketlerde çalışan işçilerin birçoğunun da geçmiş hakları şirketler gibi “iflas” etmiş durumda.”1

Babası Almanya’da işçi olan Kerim’in yaşıtlarıyla okulda olması gerekirken cam fabrikasında çalışıyor olması, gelecekte de çalışmak zorunda kalışı filmin sonundaki direnişin fitilini yakar. Kerim’i bu durumdan kurtaracak tek gelişme, kapanan şirketlerde çalışan binlerce işçi de işsiz kalmış durumdadır. Alamancı Recep, vatana kavuşmak için gazı kökler ve geçirdiği kaza sonucunda tek bacağını kaybeder. Almanya devleti, kendi sınırlarında olmadığı için bu kaza ile ilgili herhangi bir adım atmaz. Recep, üçte ikilik engellilik durumunun oluşması için hangi organın kaç puan olduğunu arkadaşlarına anlatırken, bu durumun oluşmasını ne kadar istediğinin de altını çizer.

Bugün engelli maaşları şöyle;

”Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın açıklamasına göre engelli aylıkları; yüzde 40-69 arası engelli aylığı 2.348 TL’den 2.797 TL’ye, yüzde 70 ve üzeri engelli aylığı  2.811 TL’den 4.196 TL’ye, engelli yakını aylığı 1.874 TL’den 2.797 TL’ye yükselmiş durumda.2

Alamancı Recep  çalışmak zorunda kalıyor. Kerim, babasıyla deri fabrikasında çalışırken makineye kolunu kaptırarak yaşamını yitirir.

Bugün çocuklar yine çalışırken yaşamlarını yitiriyor. İSİG Meclisi’nin raporuna göre, altı aylık süreçte 33 çocuk işçi çalışırken yaşamını yitirdi.

Filmin sonunda ortaya çıkar ki Alamancı Recep’e engelli aylığı bağlanmış olsaydı da Kazlıçeşme’deki deri fabrikasında çalışmak zorunda kalacaktı. Filmin sonunda Kerim’in cesedi Kazlıçeşme’deki fabrikaların olduğu alanda, yüzlerce işçinin katıldığı yürüyüş ile dolaştırılırken polislerin anonsu şu şekildedir: “Yaptığınız yürüyüş yasalara aykırıdır iş yerlerinize dönün. Hakkınızı yasal yollarla arayınız.”

Başrol oyuncusu Rauf’un (Tarık Akan) eşi olan Polis Leman ise kocasının,  yani işçilerin karşısında yer alır. Bu anonslar işçilerin direnişini engelleyemez. İşçilerin en örgütsüz olduğu sektörde gösterdiği direniş, işçi sınıfının mücadele tarihine not düşerken, 89 bahar eylemlerinin de bir ön provasıdır.

“Geniş bir çevreye kötü ve keskin kokuların yayılmasına neden olan bu deri atölyelerinde hayvanların dahi barınamayacağı vurgulanmaktadır.”3

 “25 Haziran 1987 tarihinde Kazlıçeşme’de 33 işyerinden başlayarak 1500 deri işçisinin tam katılımıyla grev başlatılmıştır. En ağır ve riskli işkollarından biri olan deri sektöründe ilkel koşullarda çalıştıkları belirtilen Kazlıçeşme deri işçileri greve eksiksiz katılım göstermiştir.”4

Çark filminin senaryosu, dünün ve bugünün gerçek hikâyesi. Bu gerçeği grevlerde, işçi direnişlerinde tekrar tekrar seyrediyoruz.

Kaynakça:

1(https://www.sozcu.com.tr/2023-te-25-bin-883-sirket-kapandi-p16481 19 Ocak 2024)

2 (https://www.birgun.net/haber/engelli-ayligi-ne-kadar-2024-engelli-maasi-ucreti-451400 23.02.2024 )

3 (https://www.calismatoplum.org/wp-content/uploads/2024/02/2019_63_kahraman.pdf) 1987 Kazlıçeşme Deri İşçilerinin Grev Öyküsü* Özge KAHRAMAN* Makale S:12

4(https://www.calismatoplum.org/wp-content/uploads/2024/02/2019_63_kahraman.pdf ) 1987 Kazlıçeşme Deri İşçilerinin Grev Öyküsü* Özge KAHRAMAN* Makale S:14

Editör: Çisem Arslan

Visited 68 times, 1 visit(s) today
Close