Onur Özkoparan, postmodern bir anlatımla mizahı, acıyı ve hayatın absürtlüğünü harmanlıyor. Karakterlerin gerçekliğiyle yüzleşirken, okurunu kahkahalar ve hüzünler arasında gidip gelen bir yolculuğa çıkarıyor.
Kelebekler uçuşuyor, garip bir rüzgâr esiyordu. Zaafına yenilip öğle molasında işkembe çorbası içen öğretmenler sığınaklara kapatılıyordu. Pahalı mont giyen öğrenciler, kendileriyle aşık atamayan öğretmenleri küçük düşürüyordu. Kornişon turşusu birayla iyi gidiyor, tuvaleti kirli barların pisuvarları, erkeklerin üzerine idrar içerikli sıvılar sıçratıyordu. İşsizlikten ötürü artık saklanacak bir yer bulamıyor, şehrin ortasında bağırarak iş dileniyordum. Kafama bozuk paralar yağıyor, insani yardım vakıfları, sırıtarak ve kortej halinde beni es geçiyordu. Atanmamış bir öğretmen olarak içi boş siyasi manifestoların en gözde mezesiydim.
Onur Özkoparan, hayatın absürtlüğünü ve toplumsal sorunları cesurca ele alırken, okuyuculara sıradışı bir deneyim sunuyor. Hem mizahi hem de derin bir anlatımla, günümüz toplumunun gerçekleriyle yüzleşmemizi sağlıyor.
- Gümüşlük’te Edebiyatın Yolculuğu: 2025 Gümüşlük Akademisi Edebiyat Festivali - 24 Mayıs 2025
- Ruhşen Doğan Nar ile “Hıyar Hapı Meselesi” Kitabı Üzerine Söyleşi - 24 Mayıs 2025
- “Bilinmeze Doğru” Emine Işınsu Roman Ödülü’nün Yeni Sahibi! - 23 Mayıs 2025