Onlar gündüzse sen geceydin
Karanlık ve kirli ve yapış
yapışkan bir yağmur altında
ıslanmıştım
İşte, tüm görmeyi bilen gözlerin önünde
az ötede, titreyen bir yavru köpektim
üşüyordum yahut ürpermiştim
Saat geçti
Bilinmezliğin kapısı
açık kalmıştı
Örümcek olmanın sonu yok
dedi biraz içinden ak sakallı bilge
bu ölü mağaranın da sonu yoktu
Tüylerimden damlarken suyla karışan terim
sisler içindeki mağara duvarlarına
karışmıştı ruhum ve tenim
Mağaramda bir gölet buldum, suyu tuzluydu
Tepemde yarasalar öterken sisler genzime takılıyordu
ve lanet etmiştim bin kez karanlığın
bu lanet geçirmez kederine
Dik bir yokuştu mağaramda varoluş problemi
ıslak
karanlık
rutubetli
Hiç yanmayan bir alevdi gözleri
Dimdik baktım gözlerine
dimdik yürüdüm
dimdik seyrettim
hep olup biteni
Gözlerin olmadan dedim sonra biraz dışımdan
gözlerin olmadan ben ölemem
Bir mektubun son cümlesinde yapılan
bir imla hatası kadar yorgun ve bitkin
hissettim ardından bedenimi
ve
gözlerinle ateş ettim
gözlerinle vurdum
gözlerinle öldürdüm kendimi
Sonra da ne kaldıysa artık geriye
toprağa yatırdım ruhu çürümüş
solmaya yüz tutmuş cesedimi
ve ruhum yükselirken sonsuzluğa
ışığı gördüm
ışığa gömdüm cesedimi
Henüz cevabı bulunmamış
ruhumdan taşan soruları
ışıktan dönüp gözlerine sordum
Yüzün neden beyaz?
Yaşadıklarımız ne kadar kırmızı?
Uğur Ergün
*Mataramda Tuzlu Su şiirini yazan İsmet Özel’e saygılar.
- Gök Kuş Ağı - 30 Mayıs 2020
- Mağaramda Tuzlu Su - 23 Mayıs 2020
- Kan gibi Cennet - 17 Mayıs 2020