Yazar: 18:22 İnceleme, Kitap İncelemesi

“Küresel Köy”ün İlk Kuralı: “Hiperkültürellik”

Günümüzün en çok okunan kültür teorisyenlerinden Byung-Chul Han’ın yazdığı Hiperkültürellik, kültürün genel anlamda, tüm hatlarıyla uluslararası düzeydeki değişimini incelerken, “küresel köy”deki kültür kavramlarını Heidegger, Hegel, Herder, Kant gibi düşünürlerin fikirleriyle de destekleyerek ele aldığı kavramı genişletiyor. 

Yazar ve kültür kuramcısı Byung-Chul Han, 1959 yılında Seul’de doğmuş. 1980’de Almanya’ya yerleşen Chul Han, burada Freiburg ve Münih şehirlerinde Alman edebiyatı ve Katolik teolojisi üzerine eğitim almış. Daha sonra ilgi alanlarını genişleten Chul Han, fenomenoloji, etik, kültür kuramı, estetik, din, medya, popüler kültür, kültürlerarası felsefe, neoliberalizm, iktidar ve kapitalizm üzerine çalışmalar yaparak bu kavramlar hakkında teoriler üretmeye başlamış. 2012 yılından beri Berlin Sanat Üniversitesi’nde felsefe ve kültürel çalışmalar alanında eğitim veren Byung-Chul Han’ın özellikle son yıllarda kaleme adlığı kitaplar ve verdiği röportajlarla meraklılarının kültür üzerine farklı bir perspektiften yaklaşmalarının önünü açtığını söyleyebiliriz. Bu kitaplar arasında yer alan, Ketebe Yayınları’ndan M. Sami Türk çevirisiyle yayımlanan Hiperkültürellik Türkiyeli okurlarla buluştu. Kültürün genel anlamda, tüm hatlarıyla uluslararası düzeydeki değişimini inceleyen kitap, küresel köydeki kültür kavramlarını Heidegger, Hegel, Herder, Kant gibi düşünürlerin fikirleriyle de destekleyerek genişletiyor. 

Byung-Chul Han, Britanyalı bir etnolog olan Nigel Barley’nin 2000 yılında “Der Spiegel”de yazdığı bir makaleden altını çizdiği bir cümle üzerine sorduğu hayli kazık bir soruyla karşılıyor okurunu. “Geleceğin gerçek anahtarı, kültür gibi temel kavramların var olmayı kesmesidir,” diyen Barley’nin, “hepimiz öyle veya böyle Hawaii gömlekli turistleriz,” beyanına binaen şunu soruyor: “Kültür bittikten sonraki yeni insana “turist” mi denecek? Yoksa bize şen turistler olarak koca dünyaya doğru gezintiye çıkma özgürlüğü tanıyan bir kültürde mi yaşıyoruz nihayet? Peki bu yeni kültürü nasıl anlatmalı?” 

Kitabın çıkış noktasını da oluşturan bu soru üzerine konuyu dallandırıp budaklandıran Byung-Chul Han, kültürün, öncelikle bir anayurt olarak hayatımızdaki yerini inceliyor. Sonrasında hiperkültüre açıklık getiren yazar, gastronomi konusuna el atarak, artık yemeklerin birer füzyon haline geldiğini belirtiyor. Kültürün, küreselleşmeden önce bir aurası olduğunu dile getiren Chul Han, hiperkültürel kimlik, kültürlerarasılık, ötesilik ve çok kültürlülüğün birleştiği odak noktalar hakkında kapsamlı açıklamalara giriyor. Kültürün benimsenmesine ve bu kabulden yola çıkarak tekrar başa dönüp meseleyi, “hiperlog” kavramıyla kültür turistliğine getiren yazar, sonuç niyetine de şunları kaydediyor: “Kullanıcı World Wide Web’de hiperlinklerle hareketini ilerleten bir turisttir. Sörf yapmak çoktandır bilgisayar dışında da etkin olan duyguyu yansıtır. Kullanıcı World Wide Marketi’nde, yani hipermarkette, bilgi hiper mekânında yolculuktadır. Sayısız konteyner gemisiyle deniz Homeros veya Hegel’in denizi olmaktan çıkmıştır. “Browse yapmak” (göz atmak) kavramı da değişen dünyada-olmaklığa dikkat çeker. Browse yapmak sörf yapmanın tersine deniz imgesi değildir. Kullanıcıda maceracı denizcinin değil tüketicinin, hatta turistin zihniyeti vardır.”

Kaynakça

Byung-Chul Han, Hiperkültürellik, Ketebe Yayınları, 2024.

Editör: Melike Kara

Visited 11 times, 1 visit(s) today
Close