Çoğumuzun benliğine işlemiş sanatçıların başında Kemal Sunal, sanat deyince ise onun verdiği mesajlar gelir. Seneler öncesinden günümüze kalan yapıtları O’nun kalıcılığının kanıtıdır.

Zannedildiğinin aksine dünyanın toz pembeliğini değil, hayatın her yönünü başarılı bir şekilde anlatmıştır. Döneminin sosyokültürel durumunu ele almasının yanı sıra, her dönem var olan kişi ve olayları da oynamış, oynatmıştır. Misal, filmlerinde sahtekarların ticaret tezgahlarını ortaya çıkarmış, insanların insanları nasıl hem vezir hem de rezil rüsva edebileceğini göstermiş, birbirini arkadan bıçakladığını gözler önüne sermiş, manevi duygu tüccarlarının maskesini bir bir düşürmüştür. Ayrıca en hoş olgulardan biri olan aşkı çok güzel sergilemiştir. Orta Direk Şaban filmindeki zoraki saf sevda, Çarıklı Milyoner’deki sevgisi kullanılıp kandırılma, alay edilişi, Kılıbık filminde canlandırdığı karakterin oğlunun hayat arkadaşı, saf dost, ilk hissi, imkansızı bulup hayatın nasıl yolları ayırdığını göstermesi.. Asıl Kemal Sunal anlatmıştır aşkı. Bir aşığın sevdasına bakarken nasıl saçmalayabileceğini, bir sevgi için kendi hayatında ne yanlışlar yapabileceğini, karşısında nasıl dilinin tutulacağını yeniden yüzüne vurmuştur aşıkların. Hatta fark edersek Hababam Sınıfı’nda; en saftirik insanın bile hoş duygulara kapılabileceğini göstermiştir. Dostluğa da en olması gereken noktalarıyla değinen efsane, kısacası bize gerçek hayatı anlatmıştır.

Yüzüne adeta maske olarak taktığı gülüşünün derininde sadece aptalca bir sırıtma yoktur. Gerektiğinde en acımasız gerçekleri kapatan bir fondöten, yeri geldiğinde kötü duyguları bastıran bir baş kaldırıştır bu gülüş. Belki de aynı sebeptendir ki çoğumuz en büyük acısına bakarak bile en hoş gülüşünü sergiye çıkarır. Yani çoğumuz hayatın harcadığı birer kumar kartıyız, yine de güleriz adeta birer Kemal Sunal’ız. Gülen Adam’da film boyu gülüp sonunda ağlaması ise bize verebildiği anlamlı mesajlardan biriydi.

O’nun içinde bulunduğu yapıtları artık o kadar özümsedik ki; günümüzde arka planda, işlerimizi yürütürken dinlediğimizde bile sahneleri adeta görebiliyor, hem de aynı sahneyi detaylı izleyince hayat ve dünya hakkında gerçek bir mesaj, unutamayacağımız bir mizaç, belki de bizlere güzellikler katacak bir motivasyon kazanıyoruz.

Hem kendi döneminde hem de yıllar sonrasında hep zirvelerde olmuştur. Tam 28 hafta vizyonda kalıp, çeşitli rekorlar kıran Hababam Sınıfı filminde gösterdiği performans zihinlere yerleşmiş, Şaban Oğlu Şaban filmini vizyona girdikten 32 sene sonra bile dünyanın en büyük sinema filmleri veri tabanı olarak kabul edilen “imdb.com” tarafından “Tüm Zamanların En İyi 50 Komedi Filmi” listesinde birinciliğe oturtmuşluğu vardır. Üstelik bu oylamada dilini kullanmadan tüm dillere hitap eden Charlie Chaplin ve hep zirveye oynamış Woody Allen gibi isimler de yer almış, ayrıca listede Kemal Sunal’ın başka filmleri de listenin üst sıralarında yer almıştır.

O’nu hatırlatan en iyi tabirlerden biri “ŞABAN”dır. O kadar üstüne oturmuş, o kadar özümsenmiştir ki bu lakap, belki şu an okurken sizlerin de yeni fark edeceği şaşırtıcı bir gerçeği bizzat kendisi şöyle açıklamıştır;

“Bundan sonra filmlerde Şaban adını koymasak bile, değişen bir şey olacağını zannetmiyorum. Millet Şaban olarak biliyor. Bu yıl, firma yanlışlık yaptı. Film adım Niyazi. Adının Atla Gel Niyazi olması lazım. Afişler, lobiler hepsinde Atla Gel Şaban oldu. Seyircilerden bir kişi çıkıp da, filmdeki adın Niyazi, afişte Şaban, demedi. Farkına bile varmadı. Kemal Sunal’ın adı, Niyazi olsa ne olur, Şaban olsa ne olur?”

Filmde adı Niyazi iken filmin ismi ve afişleri “Şaban” diye haykırıyordu. O kadar benimsenmişti ki, insanlar fark bile etmemişlerdi .

Atla Gel Şaban

Kendine has mizacını her figüre ettiği saf, şanslı ve temiz yürekli karaktere yansıtmıştır diyebiliriz. Mesela geriye çekilerek yaptığı “gurur gülüşü”, deyimleri ve atasözlerini birbirine karıştırması ve bunun onun deyimiyle de “olması”…

Partnerleri de adeta gerçek birer maestrodur. Şener Şen, Halit Akçatepe gibi değerli isimler Kemal Sunal’la birleşince sanki asla canlı izlemeye bilet bulamayacağımız bir orkestra oluşturmuşlardır. Üstelik bu partnerlerden biri onu Ertem Eğilmez’e önerip bu şöhrete kavuşmasını sağlayan Münir Özkul’dur.

Doğaçlama yeteneğini çok iyi kullanan Kemal Sunal, bu sayede birçok senaryo eksiğini tamamlamıştır. Lakin, sanıldığının aksine bazı sözleri sahneleri de tamamlamak için geçiştirici cümleler değildir. Bir repliğinde “Huyumdur, ben güldükçe Belmondo olurum” der. Burada bahsedilen isim ise geniş şöhrete sahip Jean-Paul Belmondo’dur.  “Devlet Kuşu” filminde Mustafa karakterinin odasında bulunan fotoğrafta Belmondo’ya benzerliği bunu destekler. Anlayacağınız boş replikler de değildir.

Herkes iyi bir yaşamdan unutulmayan bir isim olamaz. Nice zorluklar içerisinde toplumunu oynamış, hayatın gerçek olgularını çeşitli düzeylerde perdeye yansıtmış ve bulunduğu noktaya gelince de o noktaya kadar sahip olduğu karakterini korumuştur. İşte gerçek bir ölümsüz olmak budur. Işıklar içinde uyusun, saygıyla anılmaya devam edecek büyük üstad.

Utku Sızgın
Latest posts by Utku Sızgın (see all)
Visited 24 times, 1 visit(s) today
Close