Gözler Kanatlar Çiçekler Kuyruklar, doğa-insan ilişkisi üzerine odaklanan, alışılmışın dışında bir anlatı sunuyor. Kitap, hayvanlarla ve doğayla kurduğumuz bağları, bu bağların insana ve hayvana kattığı anlamları inceliyor. Her şeyden önce kitap bir yıkım hikâyesi ve yıkılan dünyanın yeniden oluşturulma çabası. Anlatı, insan-merkezli bir perspektif yerine daha bütüncül bir bakış açısı benimseyerek, farklı varlıkların dünyasına odaklanıyor.
Deniz Gezgin’in tarzı, metaforlarla zenginleşmiş, şiirsel bir dil ve derinlikli bir felsefi altyapıya dayanıyor. Onun yazıları hem doğanın hem de insan ruhunun karmaşıklığını ve kırılganlığını ele alıyor. Gezgin, yalnızca hikâye anlatmakla kalmıyor; okuru, insanın doğa ile olan ilişkisini sorgulamaya ve doğanın bir parçası olduğunu hatırlamaya davet ediyor.
Bu kitap özelinde, hikâye akışı bir nehir gibi sakin ve katmanlıdır; doğanın ritmini ve evrenselliğini hissettirir. Gezgin, betimlemelerinde hem mitolojik hem de antropolojik unsurlara yer verir ve okura meditatif bir okuma deneyimi sunar. Doğa, insan ve hayvanlara dair farklı bir bakış açısı kazandıran bir kitap aynı zamanda.
Bu roman klasik bir hikâye anlatımından ziyade bir atmosfer romanıdır. Anlatıda, doğa ve insan dünyası arasında bir sınır çizmektense, bu iki alanın nasıl iç içe geçtiği ve birbirine dönüştüğü ele alınır. Kitap, hayvanların dünyasına odaklanarak onların gözünden dünyayı anlamaya çalışır ve bunu yaparken insanın bu ekosistemdeki rolünü sorgular.
Roman belli bir baş kahramanı takip eder ama çevresindeki varlıklara da kayıtsız kalmadan ilerler. Doğanın ve hayvanların hikâyesine odaklanır. Örneğin, kuşlar, ağaçlar, kanatlar ya da kuyruğun simgesel anlamları üzerinden yaşam döngüsü, özgürlük, aidiyet ve kayboluş gibi temalar işlenir. Yazar anlatımıyla doğa ve hayvanların varoluşunu ve insanı bir metafor olmaktan çıkartıp kendi başlarına birer anlatı ögesi olarak ele alır.
Yazarın tarzı oldukça minimalist ve şiirsel; bazen bir sahne ya da bir detay üzerinden okura büyük bir dünya sunar. Gezgin, dilinde hem gündelik yaşamın sadeliğine hem de mitolojik ve arketipsel derinliklere yer verir. Yavaş tempolu, düşüncelere dalmaya ve dünyaya farklı bir perspektiften bakmaya açık bir anlatım sunar.
Kitap, yalnızca bir roman değil; aynı zamanda insanın doğa karşısındaki duruşunu yeniden şekillendirmeye yönelik bir davet gibi de okunabilir. Doğayı bir süs ya da arka plan olarak değil, bir özne olarak gören okuyucular için etkileyici bir deneyim sunar.
Esasen bu kitap felaket sonrasında gelen yıkımın ardından yeniden filizlenmeleri anlatan bir kitap olması yönünden de umuda göz kırpmaktadır. Kitabın içinde yer alan dünya, “melez bir dünya” olduğu için de karakterler epey farklıdır. Yoğun ve katmanlı bir kitap olmasına rağmen epey sürükleyici olduğunu da söyleyebilirim.
“Volkanların kılcal damarları mavi Denizlerin terk ettiği yerler kara Durduk yere acımaz buğday başağı İçimizden en küçüğü Taş yuvarlayan Burkulan adımını bir çırpıda unutacaksın”
Editör: Gülçin Yurdaer
- Gözler, Kanatlar, Çiçekler, Kuyruklar/Deniz Gezgin - 26 Ocak 2025