Yazar: 15:37 Duyuru

Fatih Gezer’den Kuşaklararası Kadın Hikâyelerine Destansı Bir Yolculuk: Firuzan

Ölüler Kıraathanesi ile Vedat Türkali İlk Roman Ödülü’nü kazanan yazar, müzisyen ve anlatıcı Fatih Gezer, dördüncü kitabı Firuzan ile edebiyatseverleri üç asra yayılan dört kuşaklık bir kadın anlatısına davet ediyor. Mizahi üslubu, beklenmedik dönüşleri ve toplumsal belleği kucaklayan diliyle Gezer, bu kez kadınların taşıyıcısı olduğu, gölgede kalmış tarihleri gün yüzüne çıkarıyor.

“Siz de ölmüşlerinizin ruhuna arada sırada bir iki dua yollayın ayol,” cümlesiyle selamlıyor Firuzan okurunu. Bu cümle, romanın ironik ve içten havasını ilk andan hissettirirken, yaşamdan genç yaşında vazgeçmiş bir karakterin, Firuzan’ın, öte âlemde kendini anlatacak kadınları seçmesini merkezine alıyor. Bu anlatı, büyük büyük ninesi Umay’dan başlayarak Firuzan’ın kendi kızına uzanıyor; her biri kendi döneminin tanığı olan kadınlarla şekillenen bireysel ve toplumsal felaketlere, sancılara, direnişlere açılan bir kapıya dönüşüyor.

Fatih Gezer’in kaleminde, geçmişin sessiz tanıkları dile gelirken, kuşaklar boyunca değişen kadın bakışı; erkek egemen tarih anlatılarına bir başkaldırı niteliği taşıyor. Böylece Firuzan, bir roman olmanın ötesinde; sesi bastırılmışların, adı unutulmuşların, yarası örtülmüşlerin kolektif bir hafızası oluyor.

Gezer, Firuzan ile edebi kimliğinin yanı sıra müzikal yönünü de ön plana çıkarıyor. Roman, yazarın Firuzan’a özel bestelediği ve seslendirdiği şarkılarla çok katmanlı bir anlatıya dönüşüyor. Satır aralarından yükselen bu ezgiler, metnin duygusal derinliğini pekiştirirken, anlatının ritmini de belirliyor.

Kitabın karakterlerinden biri olan Hacı Anne’nin ağzından dökülen şu sözler, romanın hem dilsel zenginliğini hem de içsel kırılganlığını özetler nitelikte: “Kendine hayrı olmayan bir şifacıydı Hacı Anne. Bilmem ne otlarını harmanlayıp bir deva bulamadı da, vakti zamanında yaralarını iyileştirmeye gayret ederken bulduğu bir ilacı sundu ikimize: Unutmak. Örttük üstünü. Zamana teslim ettik derdimizi.”

Fatih Gezer, Firuzan ile yalnızca bir roman sunmuyor; aynı zamanda kültürel mirasın, sözlü anlatı geleneğinin ve kadınların yüzyıllardır süren suskunluğunun edebi bir yankısını sunuyor. Renkli, incelikli ve isyankâr bir dille kaleme alınan bu küçük destan, modern Türk edebiyatında kadın hikâyelerine ayrılan özel bir yer olarak dikkat çekiyor.

Firuzan, hem geçmişin hayaletleriyle yüzleşmek isteyenlere hem de geleceğe kadınların gözünden bir iz bırakmak isteyenlere sesleniyor. Bu ses, kimi zaman bir ağıt, kimi zaman bir kahkaha, kimi zaman ise sadece bir fısıltı. Ama her hâlükârda unutulmayacak bir ses.

Mahal Edebiyat Sanat
Latest posts by Mahal Edebiyat Sanat (see all)
Visited 8 times, 1 visit(s) today
Close