Leyla bir sabah bunaltıcı düşlerinden uyandığında odasına bakan holde bir hamam böceği gördü. Elbette böcekleri kimse sevmez. Ama Leyla daha fazla sevmez; tansiyonu düşer, olduğu yere çakılır, boğazından hırıltıya benzer sesler çıkarır. Yatakta doğrulan ama hareket edemeyen Leyla terliğine davrandı, böceğe yaklaştı. Böcek sakin ama tereddütlü ilerliyordu. İşte diye düşündü, bu eski binaya geldiğimden beri en korktuğum şey başıma geldi. Ailesinden kalan bu eski eve bir türlü ısınamamıştı. Bir yerden patlak verecekti, olmuştu işte. Hem de yalnızken. Hep dedi, o gittiği için. Hâlâ varlığının kanıtları evde olan o. Al işte saçları, alıp buzluğa yığdığı etler, özenle seçtiği ceviz kıracağı. Hepsi hâlâ eski böcekli evde. Leyla terliğini sıkı sıkı tuttu, adrenalin salgılandı vücudunda, savaş ya da kaç dedi hormonları. Ama Leyla sadece kaldı. Kaç Leyla, kal değil Leyla, kalma. Hareket kabiliyetini güç bela ele geçirerek terliğiyle böceğe vurdu ama hiçbir etkisi olmadı. Yaratık, o her yere dönen iğrenç bacaklarıyla hemen kaçtı ve saklandı. Böcek kaçtıktan sonra Leyla bu evi terk etmesi gerektiğine karar verdi. İnternetten yaptığı araştırmalara göre evi, o yaratıklar için bir açık büfeydi. Evin süpürgeliklerinde şu an belki bir koloni vardı. Kaşındı. Gölgesinden, saçlarından, banyo mermerinden korktu. İlaçlatmanın hiçbir faydası olacağını düşünmedi, burada yaşayamazdı artık. Gidecekti. Zaten bu eski ev Leyla’ya ve hayatına yaramamıştı. Bu evi satacaktı. Mirassa miras. Anıysa anı.
1.gün
Leyla kişisel eşyalarını topladı. Birkaç gün arkadaşında kalıp evi satma işlerini halledecekti. Buzlukta onun bıraktığı yığılmış etleri köpekler için çıkardı. Tam o sırada kapının eşiğinde belirdi yaratık. Leyla elindeki eşyaları bıraktı. Olduğu yere yığıldı. Öylece duruyordu böcek. Leyla neredeyse onun kendisini izlediğine inanacaktı. Birbirlerine baktılar dakikalarca.
3.gün
Leyla sakinleşerek evden gitmeme kararı aldı. Bu ev kendisinindi! Hem belki birileri gelip Leyla’yı bulamayacaktı, olmazdı öyle. Marketten ilaç almaya karar verdi. Görünüşe bakılırsa böceğin yanında başkaları da yoktu. Elbette baş edebilirdi bir tanesiyle. Bu sefer evin farklı bir yerinde gördü yaratığı. Sinirleri altüst olsa da donup kalmadı ve hareket etmeyi başardı. Yanına giderek uzun uzun inceledi onu. Böcek yine kaçmadı.
4.gün
Zeki olduklarını biliyordu Leyla onların. İlginç bilgiler de okudu bu sırada. Alkole geliyorlarmış, saç ve deri döküntüleriyle beslenebiliyorlarmış açken. Hassas noktaları susuzlukmuş. Leyla’nın içi sıkıldı. Markette istediği ilaçtan bulamamıştı. Başka bir gün daha uzaktakine giderim dedi. Böcek o gün hiç görünmedi.
6.gün
Bu savaşı kazandı. Böcek hâlâ yoktu ortada. Bu ev benim dedi içinden, artık gitmesi gerekmiyordu. Evi temizledi, yeni başlangıçlar için hazırladı. Buzluktaki yığılmış etleri ve ceviz kıracağını bir torbaya doldurarak kapıya koydu. Bundan böyle korkmayacak ve kimseyi beklemeyecekti.
Leyla doğduğundan beri kendini adını koyamadığı bazı yükler altında hissederdi. Tüm bu yükler onun hayatının akışına müdahale ediyordu sanki. Kendini hep şunu söylerken bulurdu: Yürüyemiyorum sürünüyorum. Hayatının kimi döneminde hepsinden kurtulduğunu hissettiği de olmuştu Leyla’nın. Ne yazık ki her seferinde artarak geri döndü bu yükler. Hayata borcu bitmiyordu. Hangi aile büyüğü zamanında bir ah almıştı da Leyla’yı bulmuştu? Yaptığı hangi dedikodu gelip kendine dönmüştü?
9.gün
Bira, saç telleri, peynir, su. Hepsini böceği en son gördüğü yere koydu. Biraz mesafe alarak yere oturdu. Elleri şakaklarında kaşları gergin bekledi. Kafasının içindeki sesler bile sustu. Sessizliği bilmediğini fark etti. Yavaşlığı.
Böcek göründü. Leyla şaşkınlıkla onu izledi, hatta gülümsedi bile. Böcek, peynire yaklaştı kokladı. Gezindi durdu hepsinin arasında. Arada da Leyla’ya bakıyor gibiydi. Leyla onu başıyla onayladı; o yedikçe hafifledi. Uzun zamandır olmadığı kadar huzurla uyudu o gece.
11.gün
Leyla bir miktar yiyecek koyup böceği çağırdı yine. Bu sefer böcek daha çabuk geldi ve birbirlerine daha yakındılar. Ona Libertango’yu açtı yüksek sesle. Yüksek sesi duyan böcek ilk başta uzaklaştı. Sonra yiyecekleri geçti ve Leyla’ya doğru gelmeye başladı. Leyla hareket etmedi, korkmuyordu bu sefer, merak ediyordu. Yanına kadar geldi böcek. Birlikte sadece durdular. Leyla’nın gözlerinden yaşlar süzüldü.
14.gün
Leyla tüm yiyeceklerini onunla paylaşmaya başlamıştı. Sabahları kalkıyordu, yaratık onu yatak odasının dışında bekliyordu. Sessiz bir anlaşmaları vardı, Leyla’ya temas etmiyordu asla. Leyla ona başka şarkılar açıyordu, dans ediyordu karşısında. Böcek kıpırtısızdı. Leyla fark etmemişti ama bu ara yüklerini düşünmez olmuştu. Sadece ikisi vardı zamanın akışında.
Günler sonra zil çaldı. Leyla kapının deliğinden bakıp apartman yöneticisi olduğunu gördü. İstemeye istemeye açtı. Kadın ona apartmanda çok ciddi bir hamam böceği istilası olduğunu ve kaynağını tespit edemediklerini, ilaçlama için bir süre evlerde kalınmaması gerektiğini, biraz sonra evine ilaçlama ekibinin geleceğini söyledi. Aslında bir süredir bu meselenin konuşulduğunu ama ona hiçbir şekilde ulaşamadıklarını da ekledi hızlıca. Leyla olanları o an idrak etti, telaşlı bir şekilde durumu anladığını ve yönetici kadının dediklerini yapacağını söyledi. Bir süre sonra ilaçlama ekibi Leyla’nın ziline bastığında kapıyı açan olmadı. Bu sırada apartman mahşer yeri gibiydi. Herkes birkaç parça eşyasını toplamış bir an önce kaçmaya çalışırken böcekler orada burada cirit atıyordu. İlaçlama ekibi Leyla’nın kapısını zorla açarak eve girdiğinde donup kaldı. Hamam böceklerinin kaynağı burasıydı, Leyla’nın evi… Kişisel eşyaları dursa da Leyla’nın varlığına dair tek bir iz yoktu evde. Bu durumu uzun uzadıya düşünemeyecek kadar görev bilinci içindeydiler, ilaçlama yapmak için gelmişlerdi en nihayetinde.
Bunca hengamenin arasında hiç kimsenin bilmediği bir şey vardı. Leyla bir daha dönmeyecekti.
Ekin Köklü
- Blattodea ya da Tüm Yüklerin Öyküsü - 23 Mart 2025
- Uyum-Adım - 6 Temmuz 2023