Gazeteci, yazar Figen Şakacı’nın son kitabı Hıncahınç, “Kolera” gibi bir mahalle olan “Yeni Mahalle”de, zamanın vesikasını Arif, Serde ve Dermâ adlı üç genç üzerinden çıkarırken günümüz insanının ruhun teslim ettiği zamana ve çıkmaz sokaklarına sert bir bakış atıyor.
Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, şehirler değişiyor, mahalleler değişiyor. Hatta çoktan değişti. Eski çınarların klasik tatmin hikâyesi, “Önceden biz kapılarımız açık yatardık,” romantizmi zaten tarihin tozlu sayfalarında yerini alalı çok oldu. Artık bambaşka bir tabakanın içindeyiz. Tek ama birçok farklı kolu olan bir tabaka. Her kolu “kazanmaya” odaklı, doğuştan mağlupların farklı yollarla farklı kollara ulaşabileceği bir zaman dilimi belirliyor hayatımızı. Gazeteci, yazar Figen Şakacı’nın İletişim Yayınları’ndan çıkan son kitabı Hıncahınç da bu zaman diliminin bir vesikası. Arif, Serde ve Dermâ adlı geleceğe kapılarını kapamış, kendi hayallerinde kavrulan üç gencin yaşadığı “Yeni Mahalle” üzerinden bir günümüz portresi çıkaran Şakacı, günümüz insanının ruhun teslim ettiği zamana ve çıkmaz sokaklarına sert bir bakış atıyor.
Arif, Serde, Dermâ, “Yeni Mahalle”nin üç ekürisi. Arif babasının kahvesinde tavşan kanlarını tazeleyip, yeşil çuhaları havalandırırken Serde, mahallenin belki de tek medarı iftiharı Yücespor’da daha sahaya bile girememiş, kenarda top topluyor. Tek tesellisi bir zamanlar Arda Turan’ın da Galatasaray’da top toplayıcı olarak görev yapıp oralardan Barcelona’ya kadar uzanan kariyerini kendisininkiyle özdeşleştirmesi. Dermâ ise devamlı tetikte. Arif’le birlikte “Yeni Mahalle”den kaçmanın yollarını arıyor. Daha iyi bir hayat için değil başka bir hayat için yaşayan üç genç onlar. Ancak mahalleden çıkış öyle kolay değil. Zira dünyanın en tepesinden yerin en altındaki bu mahalleye insanlık dışı ne varsa yağıyor. Öfke, nefret, kıskançlık tebelleş oluyor eşrafa. Bir zamanlar “bir örnek” olsun diye kendi koluna falçatayı atıp akan kanı yanındakinin koluna sürterek sonradan “kan bağı” kuracak kadar birbirine bağlı olanlar, şimdilerde birbirlerini ispiyonlayarak “zarboları” mahalleye toplayıp kendilerini su üstünde tutmaya çalışıyor.
“Tekin’in Orada”da, kimseye zararı ziyanı olmadan bol dumanlı ve yüksek promilli gecelerde ter, gözyaşı, kahkaha iç içe geçerken, bir zaman sonra raconun en falso “icraatı” olan “arkadan vurmaya” kadar varıyor iş. Ömrünü verdiği güzelliklere göz diken dostlar, her türü fırsattan istifade hesabıyla elini avcunu mahallenin kızının üzerinden ayırmayanlar; evde, sokakta, kahvede, bakkalda huzur bulamayanlar ve dahi mahalleyi ranta satanlar cirit atıyor ortamda. Çıkışı, kafa kağıtlarıyla beraber çeşitli “dönüşüm”lerde arayan mahalleli, iki göz odalı evlerine dikilecek dandik apartmanlarının katına göre ayarlamaya başlıyor geleceğini. Başta kendilerinden umudu kesmiş üç genç ise yaşamın en beleş “getirisi” olan ihanetle sessiz sedasız geceye karışıyor…
Figen Şakacı, “Kolera” gibi bir atmosfer kuruyor Hıncahınç‘ın mekânı “Yeni Mahalle”de. Gerçek olmayacağını bile bile kurulan hayallerle yaşayan üç genç üzerinden bir Türkiye okumasına girişiyor. Sakınmadığı dili, kıvrak anlatımı sayesinde kitabını adadığı mekânın anlatıcısı haline geliyor. Hıncahınç, gerçeğin sertliğiyle boyanmış, tortusu diş ve dilde iz bırakan bir “köpek öldüren”in kekremsi tadıyla kalıyor okurun aklında.
Editör: Burak Akbaş
- “Hınç”sa “Hıncahınç” - 10 Şubat 2025
- “Ölüm Soğuk”tur Her Zaman - 3 Şubat 2025
- “Kızlar”: Başka (!) Bir Dünya Mümkün! - 30 Ocak 2025