Yazar: 19:13 Öykü

Biz Geldik

Kim demiş ölümsüz aşklar vardır diye?  Hadi onlar dedi de ben niye inanmıştım ki buna. Aşk dediğin masallarda olurmuş meğer. Günümüzde kalmamış o dediğiniz aşklardan. Sadece acılar ve cam kırıkları gibi yüreğinize batan anılarmış geriye kalan.

Tam on yıl önceydi onu ilk görüşüm. Ve dünyanın bu kadar güzel, bu kadar yaşamaya değer olduğuna inanışım. Elimde olsa geçmişe döner, o günü yeryüzünden silerdim. Hatta zihnime kazınmış olan ona ait her türlü ayrıntıyı, kalbimdeki ona ait her duyguyu da hiç yaşanmamışcasına temizlemek isterdim. Heyhat olmuyor, içimi acıta acıta sırıtıyor anılar beynimde ve kalbimde.

Tren hızlandıkça içim ferahlıyor gibi geliyor. Ondan uzaklaştıkça insanlığıma daha da yaklaşıyor gibi hissediyorum kendimi. Bir an önce uzaklara, daha da uzaklara gitmek istiyorum. Onu tanımadan önceki o masum dünyama. Ve o yalansız, dolansız küçük şirin kasabama. Annemin dizine yatıp, saçlarımı okşatacağım. Ve tüm acılarımdan arınmak için hıçkıra hıçkıra dakikalarca ağlayacağım.

Yavaşlayan tren yeni bir istasyona yaklaştığımızı haber veriyor. Durmasa, soluksuz gitse ya bir an önce. Ama bu istasyonun da yolları gözlenen yolcuları vardır inecek. Ya da yeni bir yola çıkıp, kendi bilinmezini yaşayacak başka başka yolcular. Kim bilir neler yaşandı ve daha neler yaşanacak bu trenin yolcularının dünyasında. O kadar kendimle yorulmuşum ki hiçbirini düşünemiyorum. Sadece kendime yönelip, kendimi dinlemek ve kendimde dinlenmek istiyorum artık.

Rayların üzerindeki gidişi bir ninni sayan ve derin bir uykuya dalan Aslı tren durunca hafifçe kımıldadı. Uyanmakla uyumak arasında bir kararsızlıktan sonra devam etti uykusuna. Güzel yavrum, masum kuşum benim. Ne kadar da saf ve her şeyden habersiz . Bu acı dolu geçmişin tek tesellisi o bana. Altı yaşında bir çocuk için onun da hayatı yeterince zorlu geçti. Artık birbirimize tutunma ve bu yaraları sarma zamanı. Birbirimizden başka da ilacımız yok sanırım.

Elimde olmadan kapanan gözlerim, uykuyu getirsin istiyorum ama öyle olmuyor. Kapı çalıyor yine zihnimde. Kalkıp açıyorum ve bir çift göz görüyorum karşımda. Geçmişimi, geleceğimi ve ailemi çalan bir çift göz. İçim üşüyor birazdan olacakları sezmiş gibi. “Buyrun kimi aramıştınız” diyorum ama cevap bile vermiyor. Ve ardından O geliyor kapıya. Yüzünde soğuk bir tebessüm ve hissiz bir ifade ile “Biz geldik” diyor.

“Biz” … Kafamda zonkluyor bu kelime. Ben ve Onu öldüren , ocağımızı söndüren bir “Biz” bu. Ve kapıda donup kalmış “ben”in yanından geçip salona giriyorlar. Biraz sonra kendime gelip, salona doğru yöneliyorum. Epey zamandır yaşadığım korkular, kafamdaki şüpheler vücut bulmuş karşımda duruyorlar. Uğruna ölürüm dediğim, kahramanım, biricik eşim bir başkası ile “biz” olmuş bizim salonumuzda karşımda. Kabus mu bu diye kendimi dürtüyorum. Hayır tüm çıplaklığı ve acısıyla gerçek.

Aslı hafif mahmur gözleriyle bana sesleniyor. “Gelmedik mi anne daha?” Az kaldı kızım. Az kaldı tüm geçmişimize sünger çekmeye, acılarımızı gömmeye. Tren hızlandıkça yaklaşıyoruz yeni dünyamıza. Yıllar önce terk edip gittiğim ve toz pembe hayallerle kaçtığım o güzel kasabamıza az kaldı.

Sonrası bir sisli perdenin arkasındaymış gibi görünüyor gözüme. Ben donup kalmışım, onlar soğuk ve kararlı karşımda. Gördüğüm tablonun özeti, “biz buradayız sen gidebilirsin” oluyor benim için. Odama geçip biraz kendime gelmeyi bekliyorum. Uzun bir süreden sonra elim telefonuma gidiyor. Karşımda annemin sesi . On yıldır yüzünü görmediğim ama her  duymak istediğimde açıp da şefkatli sesine sığındığım annem. “Anne Aslı ile sana gelebilir miyiz?” diyorum. Ve hemen bavulları hazırlayıp çıkıyoruz evden.

Tren istasyona yaklaşıyor. Aslı da uyandı. Merakla yüzüme bakıyor burası mı diye. Ona gülümsüyorum ve elini tutuyorum. Hayat boyu bu eli güvenle tutacağımı bilsin istiyorum. Bavulları alıp, yavaş yavaş kapıya yöneliyoruz. Biraz ürkek ama daha çok umutlu adımlarla yeni dünyamıza yol alıyoruz.

Çocukluğumun geçtiği o güzel evin önündeyim şimdi kızımla. Annem “Anahtar her zaman ki yerinde, kapıyı sen aç ve hiç gitmemiş gibi gir evine” demişti. Anahtar elimde, hiç gitmemiş olmayı hayal ederek açıyorum kapıyı. Yanımda pişmanlığımın tek telafisi kızımla birlikte içeriye sesleniyorum. “Anne biz geldik.”

Latest posts by Emine Sakarya (see all)
Visited 5 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version