Yazar: 16:00 Öykü

Şu Çekçek Meselesi

On üç aralığın üzerinden altı ay geçti hâlâ rickshaw-yallah aşağı rickshaw-yallah yukarı. Allah inandırsın yirmi dakikalığına çekmiştim aracı kaldırımın yanına. Hay elim ayağım kopaydı da çekmez olaydım. Küçük oğlum diş çıkarıyordu, gece hep ayaktaydım. Karım hafta sonundan beri büyük temizliklere gidiyordu. Hanımları yeni yıl temizliği yaptırıyormuş. Garibim üst başını bile değiştirmeden attı kendini yatağa. Sızdı kaldı yorgunluktan, kıyamadım uyandırmaya. Sonra da işte o uğursuz günde fotoğrafımı çekmiş gazeteciler. Hakikaten de uğursuzmuş şu on üç sayısı. Bendeki de şans yüz binlerce çekçeğin arasından sıyrılıp fark edilmek. İnan olsun uyumadım, içim geçmiş. Hadi canım, başlığı aşağı indirmiş üstüne de kareli battaniyeyi çekmişsin bal gibi uykuya yatmışsın dediler. Aralığın ortasındayız üşütüp şifayı mı kapaydım? Haklısın uyuyan insanın üstünden çay geçer, iyi yapmışsın örtünmekle demesinler mi? Pes! Yalnız battaniye küçük gelmiş. Ayakların dışarıda kalmış. Ne üşümüştür o koca ayaklar diye uzattılar da uzattılar. Tadını kaçırdılar şakanın. Ayrıca uzun boyluyum elbette ayaklarım biraz büyük olacak kırk beş numara kadar.

Herkes işin dalgasındaydı. Zavallı Abdul’ü patronu kovarsa halleri nice olur diyen yok. Üç küçük çocuk bir de karısı… Bir ben bilirim çektiğimi. Ağzından girdim burnundan çıktım adamın. Göbeğim çatladı vallahi. Ne özürler diledim ne özürler. Ayaklarına mı kapanmadım. Üç küçük çocuğum ellerinizden öper onların başı için mi demedim. Tınmadı. Beyefendi reklamın iyisi kötüsü olmaz. Çekçek herkesin dilinde. Herkes çekçeğinize binmek isteyecek. İşler ikiye üçe katlanacak dedim de öyle yırttım. Kitapsızlar profilden çekmiş, arkadan alsalardı sanat ortaya çıkardı. Böyle pek bir şey görünmüyor diye söylendi durdu. Görünecek bir şey olsaydı görünürdü elbet demek dilimin ucuna geldi, yuttum. Gidonun üstü çıplak ne bir püskül ne de çiçek. Tekerleklerde resim yok, bırak resmi floresanlı renkle bir çizik bile atılmamış. Sonra güldüm kendi kendime, gidondan bir püskül sarkıtmayacak kadar hasis hiç tekerleklere resim çizdirir mi?

Ah kopasıca çenem. Dışarıda konuştum bir iki böyle. Patronun kulağına gitmesin mi? Öyle bir girişti ki bana. Yok efendim sizin debdebeden gösterişten hiç hazzetmediğinizi, sade sevdiğinizi söyledim. Bakın renklerin uyumuna dedim onlara, diyecek oldum. Ah demez olaydım. Pek içerledi nedense renklerin uyumu lafıma. Demek renkler uyumlu ha diye atladı üzerime. Artık kafa göz. Allah ne verdiyse. Ne kulak kaldı ne burun. Yandı gülüm keten helva. 

Editör: Melike Kara 

Latest posts by Şehnaz İşeri (see all)
Visited 17 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version