Öncelikle, dram konusunda çok başarılı ve hisli bir filmdir. İzleyici, bunu son sahnede daha da net bir şekilde anlamaktadır. Film, İtalyan sinemasında aslında bir çağın oluşmasını sağlamış, akım hâline gelecek yeni-gerçekçiliği oluşturmuştur. Bu, filmin kült olma sebeplerinden bir tanesidir. Senaryosunu Cesare Zavattini üstlenmiştir. Bu senarist öyle sıradan bir senarist değildir. Bütün sinema sanatçılarının, önünde saygı ile eğildiği yeni-gerçekçiliğin en önemli temsilcilerinden bir tanesidir.
Andre Bazini, “Zavattini tek başına her şeydir. Ancak Vittoria, Zavattini olmadan hiçbir şeydir.” demiştir.
Aslında Zavattini’nin bu kadar sevilmesinin nedenlerinden bir tanesi, kalemini ve hayal gücünü her zaman yoksul olan halktan tarafa kullanmasıdır. Birçok şeyi reddeden senarist, para ile satın alınan yazarları da ömrünün sonuna kadar reddetmiştir. Onun bu tavrı yeni-gerçekçi akımın oluşmasına neden olmuştur. Bu filmin bütününe bakıldığı zaman, Zavattini’nin yoksul kesimin her yönünü nasıl anlattığına şahit olacaksınız.
Bisiklet Hırsızları filmi aslında üç bölümden oluşmaktadır. Umut, utanç ve son olarak yitiriliş. Filmin bu üç hususta; yoğunlaşması, olay örgüleri ile tamamlanması gayet başaralı bir şekilde işlenmiştir. Film asla duraklama sürecine girmemekte, her zaman belli bir akıcılığa sahip olmaktadır. Yoksul sınıfın sorunlarına, şehrin mimari ve sosyal yapısına harika gözlemler yapılmıştır. Şahsi kanaatimce de Laberto Maggionani ve Enzo Staiola’nın oyunculukları gerçekten kült olmuştur. Bu karakterler de altını çizerek söylemek isterim ki yeni-gerçekçilik akımının eseridir. Mesela, Laberto bir torna işçisi iken sinemaya girmiştir. (Yeni-gerçekçilik akımının en iyi örneklerinden bir tanesi)
Enzo Statiola’nın oynadığı 10 yaşındaki Bruno karakteri ise yoksul hayatının küçük bir çocuğu, büyük bir adam yaptığını çok doğru bir şekilde işlemiştir. Bruno karakteri duyarlı, fikir yürütebilen, üzülen ama güçlü duran bir karakterdir ki biraz önce söylediğim gibi kendi hayatımda kült olmuş bir karakterdir. Filmde abartı, Zavattini tarafından kesinlikle yok sayılmıştır. Filmin dış mekan çekimleri, yeni-gerçekçiliğe uygun, hatta biraz belgesel tadı aldığınız bir çekim olmuştur. İtalyan ve yeni-gerçekçilik akımının sembol filmlerinden birisi olmuştur.
Filmin konusu ise savaş sonrası oluşan iki senelik işsizlik dönemini konu almakta. Bu işsizlik döneminde nihayet iş bulan Antonio mutluluktan havalara uçar. İş için kendisine lazım olan bisikleti alabilmek için yataklarını satması gerekmiştir. Ama Antonio en sonunda para kazanacağı için çok mutludur. Fakat işinin ilk gününde bisikleti çalınan Antonio neye uğradığını şaşırır. Yaşadığı ailevi ve dünyevi sorunları azaltmak için bisikletini bulmak zorundadır. Ve 10 yaşındaki çocuğu ile Bütün Roma’da bisikletini aramaya başlar.
Peki, bu kadar bahsettiğimiz yeni-gerçekçilik nedir? İtalyan sinemalarından çıkan yeni-gerçekçilik; yoksulluk, işsizlik, umutsuzluk ve ahlaki çöküş gibi temaları işler. Salon filmlerinin aksine, hayal kırıklığına uğramış çalışan insanların gündelik sorunlarına eğilir. Pembe salon filmlerine tepki olarak ortaya çıkmıştır. Fransız şiirsel gerçekçiliğinden etkilenmiş ve yeni dalga akımını etkilemiştir. Hümanist bakış açısı ön plandadır. Edebî diyalog yerine doğaçlama, profesyonellik yerine amatörlük, yapmacıklık yerine doğallık çekimlerde ilke olarak edinilmiştir. Önemli noktalardan biri ise kamera stüdyoları ilk kez bu akımla dışarıya çıkartılmıştır. Aynı zamanda bu filmler düşük bütçeler ile çekilmiştir. Bu akım ile sinema tarihine Bisiklet Hırsızları gibi muazzam eserler kazandırmışlardır.
Tabii ki de Zavattini bunu başarmanın gururu ile ölmüştür. Ve aslında sanatın her yönüyle toplum için olduğunu bu akım ile kanıtlamıştır.
- Klasik İtalya Sineması - 26 Kasım 2020
- Strazburg 1518 (MUBİ) - 24 Eylül 2020
- Her İnsan Biraz Van Gogh’tur - 7 Ağustos 2020