Bu yazıda sizlere kısaca İtalyan sineması ve onun ideolojisinden bahsetmek istiyorum. Bana kalırsa diğer sinema ideolojilerinin yanında İtalyan sineması çok daha farklı bir yerde.
Şöyle açıklamak isterim; İtalyan sineması denince aklıma hemen yoksulluk gelir. Nedeni de şudur; romantizm akımı Fransa sineması ile yükselişe geçti. Müzikler romantik, olaylar romantik bir akışta, çekimlerse sokağa inmemiş ve her zaman bir daire içerisindedir.
Ancak bu akımdan sonra gelen yeni gerçeklik akımı İtalyan sineması ile yükselişe geçerek devrim niteliğinde çalışmalar yapmıştır.
Daha samimi ve halkı yansıtan bu akımla beraber, İtalyan sineması romantizmi bir köşeye atarak, tamamen halkın sorunlarına yoğunlaşmış, kamera ilk defa sokağa inerek çekimler yapmış ve halkı çok iyi yansıtmıştır. İtalyan sinemasında genelde dikkatimizi çeken şeyler; yoksul aile yaşantısı, İtalyan bir kadın olmanın getirdiği zorluklar ve güçlü otoriterler tarafından ezilen insan figürleridir.
Bunların yanında romantizm harici duyguları ön plana çıkartmak isteyen yönetmenler daha çok başkaldırı ve gurura sarılmışlardır. Aslında savaş dönemlerine de ağırlık verilmiş ve bunun getirisi olarak da korku, çaresizlik sinemaya girmiştir.
Halkın ve günlük olayların nabzını çok iyi tutup yansıtan İtalyan yönetmenler sinema tarihine çok önemli eserler bırakmışlardır. Bunlar benim için devrim niteliği taşımaktadır. Şu konuya da değinmek isterim; İtalyan sinemasında öteki akımlarda olduğu gibi çok fazla müzikle de karşılaşamazsınız. Bunun nedenini savaş yıllarına bağlıyorum. Tabii ki daha başka sebepler de sayabiliriz fakat bu konu üzerinde derin araştırmalar bulunmamaktadır.
İtalyan sinemasında izlemenizi şiddetle tavsiye edeceğim 3 film önermek istiyorum;
1.Bisiklet Hırsızları( Ladri di Biciclette)
Bu film yeni gerçeklik akımının simgesi konumunda. Yönetmeni Vittorio De Sica, senaryosu ise İtalyan sinemasının benim için dahi senaristi ve yönetmeni olan Cesare Zavattini’ye aittir. 1948 yapımı bir dram filmidir. Siyah beyaz olan bu film İtalyanlar için eşi benzeri olmayan bir yapımdır. Aradan uzun zamanlar geçmesine rağmen hala konumunu korumaktadır. Bana kalırsa bir yüzyıl kadar da korur. Bir baba ve oğlunu ele alan bu film yaşadıkları bir olay sonrası gelişen dramı yansıtır.
2.Roma, Açık Şehir (Roma, Citta Aperta)
Anlatım dili, çekimler, olayları yansıtma şekli İtalyan sinemasını tam olarak yansıtmıştır. Yönetmenliğini Roberto Rossellini ve senaryosunu ise Roberto Rossellini, Sergio Amidei ve Federico Fellini üstlenmiştir. 1945 yapımı olan bu film birçok ödüle layık görülmüştür. Siyah beyaz olan bu film dramı ve savaş zamanını oldukça güzel yansıtmakta. Ek bir bilgi olarak, dış çekimlerinin bazılarını gizlice yapmak zorunda kaldıklarından, samimiyeti çok güzel sağlamıştır. 1944 yılında Nazi işgalindeki Roma’da yaşayan bir grup insanın hikayesini anlatmaktadır.
3.Roma
Roma filmi ise son filmimiz. 1972 yapımı olan bu filmin yönetmenliğini ve senaryosunu Federico Fellini üstlenmiştir. Aslında bu film bir otobiyografi şeklinde. Federico Fellini kendi hayatını eğlenceli ama bir o kadar da dramatik olacak şekilde yansıtmış. Film birçok ödüle aday olmuş ve yine tahmin edebileceğiniz gibi fazlaca da ödül almıştır.
İtalyan sineması esasen bir akımının da doğuşudur. Kült filmlerin ortak buluşma noktasıdır. Başka sinema yazılarıyla görüşmek dileğiyle.
Şarkı önerisi,L’italiano- Toto Cutugno
- Klasik İtalya Sineması - 26 Kasım 2020
- Strazburg 1518 (MUBİ) - 24 Eylül 2020
- Her İnsan Biraz Van Gogh’tur - 7 Ağustos 2020