Ben sakallarıma siyah düşler kurarken
Meğer ıssızlığımın peygamberi olmuşum
Vahyim kendime çilem kendimeymiş
Evvelce çarmıhları sökmüşlüğüm var
Taşıtıp evrenin sırtında
Yalınayak arşınladım zamanı
Kızıl yüzlü Fenikelinin defterine kazıyıp ilk harfi
Hafiflettim dünyayı taşıyan öküzün yükünü
Derken gördü herkes Ra’nın yüzünü
Denizler yerinde dursun diye geçmedim karşıya
Tablet tablet sözler dizmedim sağır kulaklara
Mim’le nun su sızmaz arasından
Nasıl yazar bir kalem göğe
Suya değse gölgesi söver balık
Kimse bilmez kahramanlıklar sergiledim
Anlatmadı hiçbir sıradan kitap
Kutsalım bende kaldı
Değeri düşmedi hiç
Sonsuzluğu satmadım
Pazar tezgahlarım boştu
Ben koştum ıssızlık kıtamda
Yorgun atların su içtiği nehirler azaldı diye
Su sağdım yerin bağrından
Dağlar eskiten çağlayanlardan dinledim
Ermişlerin öyküsünü
Döngüsünü zamanın
Çatısı yıkık tapınakların duaları özgür
Mermerleri dizsiz kaldı
Belli ki mihraplar da ümitsiz
beklenenin gelişinden
İki gözü yorgun doğunun
Buhurdanlar sokağa düştü
Manastırların basamakları kimsesiz
Yine de erişir vahyim denize belki milyon yıllık bir balığa
Editör: Melike Kara
