Yazar: 18:30 Deneme

Erbaneden Çıkan Sadece Ses mi?

Erbane, def, yüzyıllarca birçok kültürün ve inancın kendilerini ifade etmesinde önemli bir rolü üstlenmiş. Şamanlar, abdallar, dervişler, büyücüler zikir ve cemleri yönetmişler. Müzik enstrümanın bu kadar farklı yaşamlara dokunması, somut yaşamların hislerinin açığa çıkmasına olanak sağladığı için midir?

Tek başına ya da başka müzik enstrümanlarıyla yan yana gelebilen, ikisinde de yan rol oyunculuğu değil de başrolü paylaşan erbane, sözün yalnızlığına çare ya da sözün etkisinin artmasına katkı sağladığı için de özgün bir alanı kapsıyor. Mezopotamya bölgesinin kültürü haline gelmiş olan erbane kadınların elinde özgürlüğün sesi diğer anlamda haykırışı olmuş. Özgürlüğün, umudun en çok da kadınların talebi olması coğrafyada tesadüfen ortaya çıkmamıştır. Hayatta kalmaları için itaatkâr olmaları gerekirken yaşamlarının nasıl şekilleneceği yine bir dinin, inancın getirdiği kurallara göre olacağı baştan bellidir.  Kendi kararları ve iradeleri yaşarken de ölürken de olmadığından sözlerine söz gerek.

Seslerinin duyulmasına çıkartılan bu engelleri aşmanın bir yolu, söze yankı yapacak bir araçtır erbane. Yan yana gelişleri, birlikte söylenecek sözleri duyurmak için bir çabayı ifade ederken gelecek güne umudun yeşermesine de vesile olmaktır. Umut tek başına kaldığında ya da öyle istediğinde düşünceleri esir alır. Ağaçtan düşen yaprağın rengini siyah da görürsün, istersen deniz mavisi de. Uçsuz bucaksız, varılması imkânsız görünen yolun sonuna ulaşmanı sağlayan umudun yanına yer ettiğin iraden olacaktır.

İzmir Karaburun

Çektiğim fotoğraf, Yunanistan ile sınırımız olan bir sahile ait. Gün doğarken iki halkın düşmanlığına dair yüz yıldır ekilen tohumları değil, kardeşliğine dair umudu görmek mümkün. Umudun altı boş değil. Düşmanlık ekenlerin içerisindeki krizler gözle görülür halde. Buna karşın çıkacak sesin güçlenmesi büyümesi gerekiyor.

İnsanı araştırmaya iten düşünceler ve duygulardır. Bu müzik aletini tanımama, araştırmama neden olan şey duygularım oldu. Bir kadının elinde gördüğüm erbaneden çıkan sese hayranlığım oldu. Genç bir kadının elinde erbaneden çıkan sadece bir ses olamazdı zaten. En ufak şeyden umudu aramak bu topraklarda yaşamın sürmesine mücadelenin devamına katkıdır. Rozan Kürtçede “gün doğan” ve “gün doğdu” olarak yorumlanırmış. Rozan güzel bir kadın ama bununla sınırlı değil; isminin yorumu dilde yeni bir güne işaret, söylenmesi güzel, yeni bir gün, yeni bir hayat, varılacak güzel günler için bir fırsat.

Bu toprakların direniş destanları çoktur. Türkülerde, şiirlerde, öykülerde zulme boyun eğmeyenleri anlatırken bir yanımız hep durgundur. Çünkü zalimler yeniden yeşermiş, direnenlerin mücadelesi zafer ile taçlanmamış. Erbane unutulmasın, zafer günlerinde bir gün halaylara zılgıtlara eşlik etsin.

Yine bölgenin kültürünü ses olarak yansıtan bağlama, insanın kendini ifade etmesini, toplumsallaşmasını sağlamıştır. Âşıklık geleneğinde de önemli bir yeri olan bağlama, Alevilik öğretisindeki insan merkezli düşünceleri tel ile sözün karışımıyla yüz yıllardır anlatıp bugüne taşımıştır. Aleviler ”telli Kuran” diye de tarif ederler bağlamayı.

İki müzik enstrümanının ortak yanı, söze etkileri ve kültürlerin unutulmaması için gösterilen çabanın araçları olmalarıdır. Uygulayıcılarının ısrarı insana olan inançları ve umutlarındandır.

Editör: Melike Kara

Visited 55 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version