Anton Çehov, dünya öykücülüğünün en önemli isimlerinden biri. Ölümünün üzerinden yüz seneyi aşkın bir zaman geçmesine rağmen öyküleri hâlâ güncelliğini koruyor. Bu da onun neden hâlâ en çok okunan öykücüler arasında olduğunun sırrını açıklıyor bizlere zaten. Öykülerinde insanın her halini görüyoruz. Saflığını, kurnazlığını, korkaklığını, cesurluğunu, masumluğunu, zalimliğini. İnsan her dönemde aynıdır. Her dönemde Çehov’un öykülerinde olduğu gibi çeşit çeşittir. İnsanı bu çeşitlilikle ele alan bir yazar ise kolay kolay unutulmaz. Bir laf vardır, çok söylenir, çok duyulur. Eserleri ne kadar ölümsüzse yazarı da o kadar ölümsüzdür. Şimdi bir yazarın öykülerini saymaya kalkışsak en çok öyküsünü sayacağımız yazar yine Çehov’dur. Nitekim sadece öyküleriyle anılmıyor ustamız. Nesilden nesle sahnelenegelen birçok oyunun yazarıdır. Martı, Vanya Dayı. Ve birçok oyun.
İletişim Yayınları, 2016 yılından bu yana Çehov öykü külliyatı yayımlıyor. Öykülerin çevirisini herhalde herkesin güvendiği bir isim olan Mehmet Özgül yapıyor. Sayın Özgül, sadece İletişim için değil pek çok yayınevi için de Çehov başta olmak üzere Rus yazarlarının çevirilerini yapıyor. Hatta bunların arasında Kırgız yazar Aytmatov da var. Gerek Çehov’u gerek Aytmatov’u ve gerekse de diğer yazarları Özgül’ün sade Türkçesiyle okumaktan mutluluk duyuyorum.
2016 yılından bu yana yayımlanan bu külliyatın kitaplarının her birine içinde yer alan bir öykünün ismi veriliyor. Bu külliyattaki ciltler ise Çehov’un belirli yıllarda yazdığı öykülerden oluşuyor. Ayrıca tüm kitaplarda da bulunan Çehov’un doğumundan ölümüne kadar yaşadığı olayları kronolojik bir sırayla ve bu sırada dünyada yaşanan gelişmeleri de aynı prensiple hazırlamışlar. Birinci baskısı 2018 yılında yapılan külliyatın üçüncü cildi Kırlarda Bir Gün, 476 sayfadan ve 49 öyküden oluşan olağanüstü bir çalışma. Burada dikkati çeken bir detaysa bu öykülerin her birinin 1886 yazılmış olmasıdır. Düşünebiliyor musunuz, 365 güne 49 öykü sığdırmak. Belki daha fazlası da vardır. Ortalama her haftaya bir öykü düşer. Gerçekten saygı duyulacak bu azimlilik bir yazarı ölümsüz yapan unsurlardan birinin de çalışmak, ama sıkı çalışmak olduğunu gösteriyor.
Öylesine Bir Olay, Mutsuzluk, Eczacının Karısı, Vanka gibi tekrar tekrar okunası öykülerin arasında üç sayfalık minik ama verdiği mesaj bakımından oldukça önemli bir öykü var. Adı Karga. İkinci ciltte de bu isimde bir öykü var. Karışmasın. Bu öyküde Çehov fantastik ve henüz ortaya çıkmasa da öncül eserlerin verildiği toplumcu edebiyatın kıyılarında yürür. Doğanın mucizelerinden yararlanır. Şöyle ki; bir insan, karga sürüsünün içinden bir tanesini gözüne kestirir ve ona kargaların uzun yaşamasından söz ederek, yaşını sorar. Yaşının üç yüz altmış yedi olduğunu söyleyen kargaya karşılık insan, üç yüz altmış yedi yıl yaşasaydı neler yapabileceğini; sözgelimi ödülleri, başarıları, mal varlıklarını sayar. Hayranlıkla kargaya bu süre içerisinde ne yaptığını sorar. Karga ise gayet sakindir. Sadece yediğini, içtiğini, uyuduğunu, üremeye çalıştığını söyler. İnsan çıldırır. Aklı almaz, bu kadar yıl yaşamış olmasına rağmen nasıl basit bir yaşam sürdüğünü sorar hiddetle. Az önce hayran olduğu karga yoktur karşısında. Kargaya hakaret etmeye başlar. Dalga geçer. Ve tekrar aklı başında birinin bu üç yüz altmış yedi yılda neler yapabileceğini açıklar.
Karga ise hâlâ sakindir. “Evet, doğrudur, bizler, hepimiz biraz aptalız, öte yandan uzun yıllar boyunca insanoğlunun diyelim yıl içerisinde yaptığı aptallıkların çoğundan uzak durmuşuzdur. Bu da bizim övünme kaynağımız… Evet, öyle, insanoğlu, ben üç yüz yetmiş altı yıldır yaşamaktayım, fakat kargalar bir kerecik kendi aralarında savaşa tutuşsunlar, birbirlerini öldürsünler, böyle bir şey görmedim. Buna karşılık siz savaşsız tek yılınızın geçtiğini söyleyemezsiniz… Bizler birbirimizi soyup soğana çevirmeyiz, birbirimize kara çalmayız, şantaj yapmayız, kötü romanlar, berbat şiirler yazmayız, sövgü içeren gazeteler çıkarmayız… (…) Ey, bay ademoğlu, bu konuda siz ne buyuruyorsunuz? Bizlerin arasında başkalarına uşaklık edenler, dalkavuklar, yaltakçılar, soydaşlarını satanlar yoktur.”
Karga daha konuşmaya niyetlidir. Ancak arkadaşları onu çağırmaktadır. Gitme vakitleri gelmiştir. Tam da bu anda son mesajını verir gibi, konuşmasını yarıda bırakıp arkadaşlarının yanına gider. Çünkü onları satmaz, onları oyalamaz. İnsan ise arkadan bakmakla yetinir.
***
2021 yılındayız. Çehov’un bu öyküyü 1886 yılında yazdığını biliyoruz. 1886 yılına dönüp baktığımızda dünyada, son dönemlerini yaşayan imparatorluklar son bir çırpınış ve saçma sapan bir nedenle birbirine saldırıyorlardı. Örnek vermek gerekirse yazarımızın ülkesi Çarlık Rusyayla, bu yazının yazarının o zamanki ülkesi olan Osmanlı’nın 1878 yılında başlattığı ve 93 Harbi olarak da bilinen savaş. Birçok savaş sayabiliriz. Çok sonraları bir düşünür, zaruri olmadıkça yapılan savaşların cinayet olduğunu söylüyordu, memleketindeki düşmanları temizlediği sırada. Evet, bu sözü söyleyen düşünür, Çehov öyküsünü yazdığında beş yaşındaydı. Yani, bu düşünür, bu sözü söylediği sırada karga bu sözlerinde yine haklıydı. Biz insanız. Türümüz ne yazık ki tarih boyunca en aşağılık davranışları sergilemiştir. En çirkin sözleri yine en çirkin ağızlarla söylemiştir. Bir iğrençlik karşısında ya susmuş ya da konuşmuştur bu çirkin ağzını açarak.
2021 yılındayız. Sadece 1886 yılından bugüne kadar olan olaylara baktığımızda; birtakım insanlar için dil, din, renk söz konusu olduğu zaman nasıl canileştiğini görebiliyoruz. Bunca yangın, bunca işkence, eziyet ve bunca ceza sırf bu birtakım insanın doğru olduğunu düşündüğü davranışlar yüzünden. Her gün gazetelere yansıyan şiddet, cinayet, taciz, tecavüz olayları da kargayı bir kez daha haklı çıkarıyor. İnsan dışında hangi tür bilinçli olarak böyle bir caniliğe kalkışır. Cevap ardı ardına gelen üç adet nokta. Her mecliste insan aklıyla ilgili bir şeyler söyleniyor. Ama söz konusu gazeteye yansıyan haberler olduğu zaman gözler, ağızlar, kulaklar kapanıyor. İnsan, sadece kendi türüne bilinçli olarak zarar veren bir canlı değil üstelik. Yine gazetelere yansıyan bir habere göre kedileri zehirleyen apartman sakini… Köpekleri vuran belediye personeli… Doğada her canlı yaşamını idame ettirebilmek için başka bir canlıya ihtiyaç duyar. Aslan ceylanı yer. Koyun çayırları karnına doldurur. İnsan ise zevki için, “Bak şimdi şu kuşu nasıl öldüreceğim, izle,” der. İnsan, dünyanın cehennemidir.
2021 yılındayız. Sadece bir yıllık geçmiş zamana baktığımızda her gün gazete, dergi, kitap yayımlanıyor. Okunsa da okunmasa da yayımlanıyor. Birbirinin aynı cümlelerle binlerce kitap basılıyor. Özne ile yüklemin yer değiştiği, farklı kelimelerle aynı anlamı veren eleştiri cümleleriyle binlerce adet yazı yazılıyor. Kötü romanlar, kötü şiirler üretiliyor. Üstelik birbirini soyan insanlar, bu kötü romanları, şiirleri ödüllere layık görüyor. Yeri geldiği zaman kara çalıyor. Sıklıkla da şantaj yapıyor. Çıkarı olduğu zaman uşaklık ediyor, dalkavukluğun kitabını yeniden yazıyor. Sırf çıkarı için.
Üç sene önce bir öykü yazmıştım. Polisiye bir öykü. Dedektif Dergi’de yayımlandı; sonra derginin üçüncü öykü seçkisinde yayımlanmaya hak kazandı… O öyküde, stadyum çıkışında bir adamın suçsuz yere vurulmasıyla, başkarakterimiz Başkomiser Alpaslan Kaya Karga öyküsünü anımsıyor.
Ambulanstan çıktılar. Polisler kadını tutmaya çalıştılar. Alpaslan, Selda’nın gözlerinin dolduğunu fark etti. İçinden bir kez daha lanet okudu bu mesleğe. Bu kaçıncı cinayetti? Yıllar önce Ortadoğu’da ölüm haberleri artınca İstanbul’da yerel bir gazetenin tam sayfa yayımladığı bir Çehov öyküsünü anımsadı, karganın insana demeye getirdiği gibi ne alçak yaratıklardık.
Ortadoğu’da, Karayipler’de… Kuzeyde, güneyde, doğuda, batıda. Nerede olursa olsun, nereden gelirse gelsin tüm kötülüklere karşı bir olmalıyız. İnsan olarak, insan kalarak yaşamak için.
Peki sizce insan karganın söylediklerinden kurtulabilir mi?
KAYNAKÇA
Çehov, Anton. Çev. Mehmet Özgül. (2018). Kırlarda Bir Gün. Karga. İletişim Yayınları. 1. baskı. İstanbul.
Kolektif. Öykü: Mete Karagöl. (2021). Pazartesi Çıkmazı Polisiye Öyküler 3. Çıkış. Herdem Kitap. 1. baskı. Ankara.
- Hayal Otel’de Rezervasyon Yaptırmak İçin Tıklayın | Hayal Otel Kitap İncelemesi - 29 Eylül 2024
- Evlilik Üzerine Bir Düşünce - 1 Ekim 2023
- Siyasi Faruk veya Vatanını En Çok Seven Ümit Besleyenlerdir - 5 Eylül 2023