Yazar: 12:00 İnceleme, Kitap, Kitap İncelemesi, Roman

Sistemin Birey Üzerindeki Etkisinin Dönüşüm Eserindeki İzleri

İnsan fıtrat olarak özgür doğar aslında. Onu anne karnından itibaren köleleştiren ve sistemin bir elemanı olarak yetiştiren önce ebeveynleri sonra da içinde yaşadığı toplumdur. Bunu öyle bir ustalıkla yaparlar ki bu sistemin bilinçli kurucuları zannedersiniz onları.

Aslında bilinçli olarak yaptıkları bir şey değildir. Onlar da aynı çarklardan geçmiş, kuralları değerleri kısaca olması gerekenleri ezberlemiş kişilerdir. Mutsuzluk içinde kıvranırlar, içlerine sinmeyen bir şeyler vardır; ama üzerinde düşünmedikleri için içlerini kemiren şeyi bulamazlar. Bazıları bunu düşünüp bulsa bile toplum baskısı, dışlanma korkusu gibi faktörler yüzünden bu düşünceyi kendilerine saklayıp zamanla yine unuturlar. Çünkü bilindik cehennem bilinmeyen cennetten iyidir onlar için.

Bunu başarmaya çalışanlardan biri olan Kafka da Dönüşüm eserinde dönüştüğü şeyin neden böcek olduğunu, bu süreçte çevrenin bireye muamelesini, bireylerin değer algısını ve insanların birbirlerinden beklentilerini ustaca ortaya koymuştur. 

Kafka eserinde herhangi bir hayvana değil de bir böceğe dönüştürür kendisini. Bu çok manidardır aslında. Biliriz ki böcekler dünyadaki en değersiz, görmezden gelinen ve çoğunlukla asalak yaşayan canlılardır. Toplum içinde de topluma uyum sağlayamayan birey tıpkı bir böcek gibi aşağılanıp dışlanır. İnsana en yakınları tarafından bile yapılan muamele budur. Hatta daha da acımasızıdır ve daha fazla can yakıcı hâldedir.

Eserde bu mesaj çok güzel verilmiş. İlk zamanlarda ailesi zamanla düzelir diye odasına ve kendisine az da olsa ilgi gösterirken, artık değişmeyeceğinden emin olduklarında nasıl da tiksinip görmezden geldiklerini ve yok olmasını istediklerini görüyoruz.

Bu eserde dikkatimi çeken başka bir konu ise bedenin dev bir böceğe dönüşmesi ve odaya sığmıyor oluşu. Bu da bazen geniş olan dünyanın ruhumuza dar gelmesi gibi bir metafor barındırıyor aslında.

Kafka‘nın dikkat çekmek istediği bir başka konu da kendimize ve çocuklarımıza vermediğimiz önemi ve göstermediğimiz ilgiyi başkalarına nasıl da fazlasıyla verdiğimizdir. Hiç tanımadığımız insanlara ya da yeni aldığımız bir eşyaya bile kendimizden ve yakınlarımızdan daha fazla önem verişimiz oldukça güzel vurgulanmış eserde.

Eserin başında Gregor ‘un dönüşüm için kimsenin gösteremediği cesareti gösterip dönüşmeyi başardığını, ama sonuçlarının ne kadar acı verici olduğunu görmekteyiz. Hatta dönüştüğü için ne kadar pişman olduğunu ve elinden gelse eski hâline dönme isteğinin oluştuğunu da görüyoruz.

Ailesinin ihtiyaçlarını karşıladığı sürece o evde var olduğunu, bu ihtiyaçları karşılamayı bir an bıraktığında ise hiçbir değerinin kalmadığını görüyoruz. Hatta bu Gregor’un suçluluk duymasına bile neden oluyor, ama kitabın ilerleyen sayfalarında herkesin hayatta kalmak için bir şeyler yapabileceğini fark ediyoruz.

Bu durumda da şu sonuç ortaya çıkıyor; bizler sürekli olarak etrafımızdaki insanların ihtiyaçlarını karşıladıkça bu bir alışkanlık haline geliyor ve zamanla görevimiz hâlini alıyor. Bunu fark edip bıraktığımızda ise etrafımızdakiler ve sistem tarafından harcanıyoruz. Hatta bu durumda yokluğumuz yakınlarımıza acıdan ziyade rahatlama duygusu veriyor. Üstüne üstlük buna o kadar çabuk alışıyorlar ki normal hayatlarına kolaylıkla dönebiliyorlar. Bu da çok yakın olduğumuz bir durum aslında;

ÖLÜM!

Visited 15 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version