Gece bir vakitten diğerine geçerken
Gitmelerin usanmışlığına düştüm
Her vedanın içte bıraktığı burukluk ayrı
Yok şimdi akşama eşlik eden çayların tadı
Televizyon karşısında uyuklayan babalar
Annelerin yorgunluktan kızarmış elleri
Çocuklar odalarda
Evlerde geçmeyen pazar sıkıntısı
Roller çoktan dağıtılmış
Baba, anne ve çocuk
Yüz yüze bakılmadan geçen saatler
Ütünün buharıyla kaplanmış kadının içi
Islak çamaşırlar iplerde asılı
Evlerde geçmeyen pazar sıkıntısı
Kim gittiyse ardında bir anne, bir baba ve bir çocuk bıraktı
Sabra bel bağlanmış odalarda bir yürek bir yüreği unutamıyordu.
Gitmeye teşneyken tam o saatlerde
Beden dur, gitme diyordu
Her vedanın içte bıraktığı burukluk ayrı
Sığınamadığı odaların karanlığı
Geceye söz düşürüyordu, gördüm
Sabahların aynı başladığı günler
Önünde sonsuz bir boşluk gibi uzanıyordu
O sonsuz boşluğun içine çekilip çekilip kayboluyordu
Tutunacak bir şey
Tutunacak tek bir şey olsa diye çekiyordu içini bitmeyen gecelerde
Kök saldığım bu evde
Tutunduğum dallarım vardı, kırdılar diye kimseye diyemiyordu
Sözler söylenmedikçe dallarındaki kuşlar birer birer terk ediyordu.
Kadın evin sessizliğine benzeyen bir sessizlikte ölüyordu, gördüm.
- Kadının “Ad” Mücadelesi ve Duygu Asena - 30 Temmuz 2021
- Behçet Necatigil Şiirinde Ev İzleği - 15 Nisan 2021
- Heykelin Başkaldıran Dehası: Camille Claudel - 8 Mart 2021