Bir okuyucu, metafor hakkında net bir anlayışa sahip değilse, çoğu şiir tam olarak anlaşılamaz. Bu makale, şiirde ve özellikle Cevat Çapan’ın Ney şiirinde metaforların kullanımını özetlemektedir.
Şiirde genel olarak metafor kullanımı, şiirsel tarzın şiire hâkim olması gereken en önemli yönlerinden biridir. Metafor, bir şeye benzeyen bir şey olarak ifade edilen konuşma figürü olarak tanımlanabilir. Örneğin, şiddetli bir kişiye “kaplan” denebilir. Bir metafor örneği “taş kadar sessiz” de iletişimsiz olan bir kişinin tanımı olabilir. “Taş” kelimesi, kişinin yoğun sessizliğini açıklamak için kullanılan bir “imge”dir. Bu yolla, metaforlar sıradan bir dilde tanımlanamayan diğer unsurları, duyguları, ilişkileri açıklamak için kullanılır. Şairler ayrıca metaforu kısa ama etkili bir yolla bir şeyi açıklamanın ya da ona gönderme yapmanın bir yolu olarak kullanırlar.
Metaforu anlamanın kolay bir yolu bir metaforu “beğen” kelimesi olmadan benzetme olarak görmektir. Bir benzetme iki şeyi açık bir şekilde karşılaştırır. Örneğin: “O bir canavar gibidir.” Bir benzetim örneğidir ve adamın “kaplan” gibi olduğu kadar “şiddetli” olduğunu da söylemek olabilir. Bir metafor, ilişkinin “beğen” kelimesi birbirine bağlanmadan o ilişkinin anlaşılacağını varsayar. Metafor şiirde birçok seviyede çalışır. Bir metaforun nasıl çalıştığını göstermenin en iyi yolu, sürekli metafor kullanımını incelemektir. Sürekli metafor, bütün şiir boyunca sürekli olarak çalışan ve bu nedenle kolayca tanımlanabilen bir metafor anlamına gelir. Sürdürülen metaforlar, ayrıca şiire derinlik ve iç karmaşıklık sağlar.
Metaforla çalışırken, Cevat Çapan’ın Ney şiirini kullanacağım.
“Giderek tenhalaşan köşende / tütünden sararan parmaklarınla / o uzak ezgileri arardın geçmişten / göllerden koparılmış kamışta. / Söğütlerden süzülen serinliğinde / akşamın / dağlar da seni dinlerdi gölgelenen / yamaçlarında, / dağlar da, dereler de, uzayıp giden / ovalar da. / Zaman gölünün bir kıyısından / dallardan örülmüş bir salla / sürüklenip gelirdik geçerek / eski teşrinlerden, soğuk kânunlardan / soluğunun büyüsüyle bir hızla / özlediğimiz / haziran sıcağına.” (s.19-20)
İlk bölüm açıkça şiirin merkezi metaforunu belirtir. Eğer bu bölümün ilk satırını alırsak, doğayı süren kuvvetin, şairi ve/ya da kahramanı süren “nefes” olduğunu görürüz. Şiir, dağlar, yamaçlar, dereler ve ovalar içindeki doğanın gücü ile insanlar arasında akan yaşamın gücü arasında bir ilişki başlatıyor. Şiir boyunca devam eden metafor, doğa ile insanlık arasındaki yakın ilişki hakkında bir anlayış geliştirmeyi de amaçlıyor.
Şair, “kanun” kelimesini, normalde insan yaşamına atıfta bulunmak için normal yaşamla ilişkilendirdiği için kullanıyor. Ancak, neden şairin bu kelimeyi kullandığını düşünüyoruz? Şiiri okudukça şiirin yalnızlığın, doğanın ve yaşamın yanı sıra ölüme de yol açan bir süreç olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Doğanın çok yaratıcı yaşam gücünde saklı olan ölüme yaklaşma fikri bu nedenle bir “kanun” gibidir çünkü merkezi metafor “nefes” kelimesinin kullanımına odaklanmıştır.
Şair, kamışa hayat ve ölüm veren aynı gücün onu da tahrik ettiğini ileri sürüyor. Şiirin görüntülerinde güçlü bir başlangıç için yalnızlık ve ölüm duygusu var. Şair, kamışın ve söğütlerin zamanla doğal olarak öldüklerinin farkındadır. Doğa aynı zamanda yaratıcının yanı sıra yok edicidir de… Bu, aşağıdaki satırda netleşir: “o uzak ezgileri arardın geçmişten / göllerden koparılmış kamışta.” (s.19-20) Son satırda şairin bir insanın hayatını bir kamışın çoğalması ve zaman içinde azalmasıyla karşılaştırdığını unutmayın. Bu metafor “büyü” kelimesi ile korunmaktadır. Ayrıca kamışın göllerden koparılmasına neden olan şey aynı zamanda yaşlılığa ve yalnızlığa ve sonunda insanda ölüme neden olur. Şair, doğa ile insan yaşamı arasında çok incelikli bir karşılaştırma yaparak, şiiri uzun ve sürekli bir metafor olarak yaratır.
Doğayı yönlendiren yaşam gücü de insana hayat verir. Aşağıdaki satırlar bunu net olarak bir güç ve hareket ifadesinde ifade ediyor: “Zaman gölünün bir kıyısından / dallardan örülmüş bir salla / sürüklenip gelirdik geçerek / eski teşrinlerden, soğuk kânunlardan / soluğunun büyüsüyle bir hızla / özlediğimiz / (…) /” (s.19-20) Yukarıdaki bölüm hissidir ve ivme ile bağlanan “zaman” kelimesinin kullanıldığına da dikkat etmelisiniz. Bununla birlikte, kamışı bu kadar kuvvetli bir şekilde hareket ettiren aynı kuvvet (=”nefes”) aynı zamanda onu bir sala da çevirebilir. Başka bir deyişle, “ney” de bulunan yalnızlık ve yaşam ve ölüm gücü de insan vücudundadır.
Aynı mecaz, ikinci bölümün son iki satırında genişletilmiştir: “dağlar da seni dinlerdi gölgelenen / yamaçlarında, / dağlar da, dereler de, uzayıp giden / ovalar da.” (s.19-20) Şair yukarıdaki bu satırlarda, şeyler ve doğa ile insan arasındaki yakın ilişkiyi göstermek için metaforu genişletir.
Özetle bu şiir, metaforun özellikle iç görü ve duygu karmaşıklığını ifade etmek isteyen şair için güçlü bir araç olarak kullanıldığını göstermektedir. Metaforu anlamada iyi bir uygulama, ruh halinin ve iç görünün yoğunluğunu yakalamaya çalışarak şiirin bir özetini yeniden yazmaktır. Muhtemelen bunun hemen hemen imkânsız bir görev olduğunu göreceksiniz. Bunun nedeni, metafor kullanımının, daha yalın bir dille ifade edilemeyen iç bağlantıları aktarma kabiliyetine sahip olmasıdır.
OKUMA NOTU: Cevat Çapan, “Su Sesi”, YKY Yay., 1.Baskı, Eylül 2013, İst.
Editör: Nisa Demirtaş
- Şiiri Uzun ve Sürekli Bir Metafor Olarak Yaratıyor - 13 Nisan 2025