geriye çekilip teslim olmak yok diyorum
o büyük ve cüretkar savaş meydanından-
gözlerin buyurgan aklımın içinde bir kavis gibi
geriye dön diyor geriye dön kuşan azad-ı vehmi
kuşansam ve kesiklerinden taşan göğün altında
seni kendi kanıma akıtsam. yine emin olamıyorum
ismin bulandırmış suyu döküp saçıyorlar
duraklardan, el ilanlarından, haçların ortasından sürüyorlar
işte yol param, dediğin gibi İsa’yı da yok sayıyorum
beni ellerinle bir kez daha tut diye şehre karışıyorum
nefesin benden uzaktayken ıslıktır dilencileri sevindiren
kuşları mandalina ağaçlarını büyüten boz renkli bir ıslık
seni öptüğümde derimde çivilenen eski bir yeminle bana dirlik veren
her şeyi kendinde toplayan arasât senin ıslığın
Ey insanlar diye başlayacak yürek yok bende
ancak teslim olmadım sen arkamdan sarıldın
çekildikçe kuruldum gövdene safâyı karşıma alıp
buralıyım artık çünkü sen ağladığında ağladım
*azad-ı vehim: ilkin şüpheyle dolu kurtuluş demekken, şüphenin kurtuluşa galip gelmesiyle şüphenin kurtuluşu haline gelmişliği ifade eder.