Luis Sepûlveda, Boğa Güreşçisinin Adı‘nda, 20. yüzyılda, faşizmin sirayet edip darmadağın ettiği tüm topraklar üzerinde bıraktığı etkiyi polisiye bir kurguyla anlatan bir roman. Juan Belmonte’nin kayıp Nazi paralarının peşine düşmesini esas özne yapan Sepûlveda, gizli özne olarak kullandığı yakın tarihin politik atmosferi vesilesiyle, kitabını geçmişini, belleğini, kimliğini arayan “kayıp”, “yabancı”, hatta “öteki” insanların benlik arayışına dönüştürüp, bunu da görsel hafızasıyla desteklediği bir kara polisiye-suç romanına dönüştürüyor.
Luis Sepûlveda, 4 Ekim 1949’da Şili’de doğmuş. İlk kitabı Crônica de Pedro Nadie ile 1969 yılında Casa de las Américas Ödülü’nü kazanmış. Salvador Allende’nin yakın korumalığını yaparken 1973’te diktatör Augusto Pinochet’nin darbeyle Şili’nin başına gelmesiyle hapse atılmış, ardından sürgüne gönderilmiş. 1977’de Şili’den ayrılarak Arjantin’den başlayıp pek çok Güney Amerika ülkesinden sırasıyla geçerek Ekvador’a gelmiş. Burada katıldığı bir UNESCO projesiyle yedi ay süresince Shuar yerlileriyle birlikte yaşayarak ekolojik “hayat dersleri” almış. 1980’de Avrupa’ya geçerek burada yaşamaya başlamış ve Greenpeace’te gemicilikten yöneticiliğe kadar birçok görevde yer almış. 16 Nisan 2020 yılında, Oviedo’da koronavirüsten hayatını kaybeden Luis Sepûlveda’nın Boğa Güreşçisinin Adı adlı kitabı, geçtiğimiz nisan ayında Everest Yayınları’ndan Sibel Sabah çevirisiyle yayımlandı. Diğer kitaplarına nazaran biraz gölgede kalan Boğa Güreşçisinin Adı, sürgün bir gerilla olan Juan Belmonte’nin, Pinochet’nin diktatörlüğü sırasında ülkesi Şili’den zincirleri çözülmek üzere olan Avrupa’ya kaçarak burada Nazilerden kalan altınlara çökme hikâyesini anlatan politik bir polisiye roman.
“Elli yıl boyunca Hans’ın ve paraların yerini saklayarak yaşadım. Elli yıl onunla yeniden buluşmayı ve payımı almayı hayal etmekle geçti. Doğu Almanya, iskambil kâğıdından yapılmış bir kale gibi savrulunca arzu edilen anın yaklaştığını duyumsadım. Güney Amerika’ya uçakla gitmek için yeterli parayı biriktirmiştim. Bir pasaportum vardı. Yolculuk yapmamı engelleyecek hiç kimse, hiçbir şey yoktu artık. Buna birkaç gün öncesine kadar bu silahlı adamların eline yeniden düşünceye kadar da inandım. Bunlar ilk başta Nazi’yken sonradan komünist olan, şimdiyse ne olduklarını ancak şeytanın bildiği adamlardı.” Adamımız Juan Belmonte, tam olarak bu alıntıda anlatılan bir ortamın içinde eski tüfek solculuktan yasadışı işlerle yolunu bulmaya çalışan ufak çaplı kanun dışı bir adama dönüşmüştür. Bir yanda Avrupa’da “duvarlar” çökerken diğer tarafta Güney Amerika’da cayır cayır kaynamaktadır. Belmonte ne idüğü belirsiz bir şekilde kapağı Hans’ın yanına atmak isterken kendisine ulaşan “birileri” kaybolan Nazilerin altınlarından haberdar olmuşlardır ve buna konmak niyetindelerdir. Bu yüzden de Belmonte’yi görevlendirirler ve adamımız hem yüklü miktarda altın paraları bulmak hem de kendi geçmişiyle, toplumsal belleğinin kişisel hafızasında kalan kırıntılarıyla yüzleşmek üzere doğduğu topraklara doğru bir yolculuğa çıkar…
Luis Sepûlveda, Boğa Güreşçisinin Adı‘nda, 20. yüzyılda, faşizmin sirayet edip darmadağın ettiği tüm topraklar üzerinde bıraktığı etkiyi polisiye bir kurguyla anlatan bir roman. Juan Belmonte’nin kayıp Nazi paralarının peşine düşmesini esas özne yapan Sepûlveda, gizli özne olarak kullandığı yakın tarihin politik atmosferi vesilesiyle, kitabını geçmişini, belleğini, kimliğini arayan “kayıp”, “yabancı”, hatta “öteki” insanların benlik arayışına dönüştürüp, bunu da görsel hafızasıyla desteklediği bir kara polisiye-suç romanına dönüştürüyor.
- 20. Yüzyılın Hayaletleri Arasında Dolaşmak: “Boğa Güreşçisinin Adı” - 3 Eylül 2025
- “Büyük İnsanlık İdeali” Karşısında İnsan Ne Yapar? - 26 Ağustos 2025
- Dikkat! “Ölüm Fırsat Kollar” Kitap İncelemesi - 20 Ağustos 2025