Yazar: 11:18 Kitap İncelemesi

Yerle Gök Arasında Bir Yerde: “Kız’la Randevu” Kitap İncelemesi

Mateo Garcia Elizondo’nun ilk romanı Kız’la Randevu, memleketinin edebiyatından okura verdiği paslarla süslediği, bir bağımlının hayattan “izin istemek” için ıssız bucaksız El Zapotel köyüne gelmesini ve burada gerçekle düşün, geçmişin bugünün birbirine geçtiği bir roman. Hayatın da ölümün de öyle kolay lokma olmadığını, Sartre’ın “Cehennem Başkalarıdır,” aforizmasını kendine has diliyle doğrularcasına anlatan kitap, yer yer felsefi bir anlatıya, denemeye kaçan kurgusuyla da okura sağlam bir tokat aşk ediyor.  

Mateo Garcia Elizondo, 1987 yılında Mexico City’de dünyaya gelmiş. Nexos, Revista Casa de las Américas, Quimera, Origami, Cuadernos Hispanoamericanos gibi Latin Amerika’nın önde gelen mecralarında yazıları yayımlanan Elizondo, Toronto Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü’ne layık görülen Desieto başta olmak üzere pek çok filmin de senaristliğini üstlenmiş. 2021 yılında Granta’nın İspanyolca edebiyat dalında yıldızı parlayanların derlediği otuz beş yaş altı yazarlar seçkisinde edebiyat dünyasının dikkatini çeken Mateo Garcia Elizondo’nun ilk romanı Kız’la Randevu, Siren Yayınları’ndan Roza Hakmen çevirisiyle yayımlandı. Memleketinin edebiyatından okura verdiği paslarla süslediği, bir bağımlının hayattan “izin istemek” için ıssız bucaksız El Zapotel köyüne gelmesini ve burada gerçekle düşün, geçmişin bugünün birbirine geçtiği roman, hayatın da ölümün de öyle kolay lokma olmadığını, Sartre’ın “Cehennem Başkalarıdır,” aforizmasını kendine has diliyle doğrularcasına anlatıyor.

Kız’la Randevu‘nun isimsiz anlatıcısı, eroin yüzünden (yani “kız”dan) ölen sevgilisi Valerie ve can dostlarının ardından yapayalnız kalmış, giderek nükseden bağımlılığıyla mücadele etmek yerine ölmek için yolla düşmüş, bunun için de kuş uçmaz kervan geçmez bir köy olan El Zapotel’e ayak basmıştır. Babasından kalan mirasla yeterince hep cebi hem zihni yeterince “dolu” olan kahramanımız, bol bol Afyon sakızı çiğneyip, vücudunda damar aramakla günlerini geçirirken kalacak bir yere ihtiyacı olduğunu hatırlamış ve kendini hayaletli gibi olan köyle müstesna bir dört duvara kapağı atmıştır.

Burada devamlı “seyir halinde” olan ve gözünün önünden bir türlü gitmediği geçmişiyle yüzleşen anlatıcıdan köyün çulsuz sakinleri bile rahatsız olmaya başlamış, ondan köylerini terk etmesini istemişlerdir. Fakat o, yaşamında olan biten ne varsa hepsiyle teker teker hesaplaşmayı kafaya koymuş bir vaziyette, dozlarına her defasında bir yenisini eklerken köylülerle bir şekilde iletişim kurmayı başarmıştır. Bu “deli”, “berduş”, “keş” adamda para olduğunu gören köylüler, ondan yemek, içki, sigara gibi onlar için “hayati” önem taşıyan şeyler için para istemeye başlar. Anlatıcımız da kovulmamak için parasını son kuruşuna kadar onlara verir. Bu arada ölüm fikri kafasında iyiden iyiye şekillenirken, kuruyan zulası onu yeni “kız”lar bulmaya yöneltir. Köylülerin yönlendirmesiyle son kurşununu bulmak için yollara düşer ve sonunda ebedi istirahatine çekilir. Ancak istediği sükûnete burada da kavuşamaz zira arafta kalmıştır ve etrafında kendisi gibi birçok ölü vardır. Burada da hayatla olan muhasebesi bitmemiştir. Fakat nihayetinde bir ölü olduğu için bu muhasebe, “keşke”lerle dolu bir günah çıkartmaya dönüşür. Anlatıcı için yaşam ne kadar zorsa, ölüm de bir o kadar zor hale gelir…

Mateo Garcia Elizondo, Kız’la Randevu‘da, yaşam, ölüm, geçmiş ve bugünden mürekkep halkalarla bir zincir oluşturarak, o zinciri kendi ruhuna ve bedenine iyice kilitleyip, bitmek bilmeyen acılar, düşler, buğulu gerçekliklerle kendini ızdırabın hazin kollarına atıyor. Nihai amacı için bu ıssız köye gelmesiyle başlayan yolculuğu, ölümden beter olan yaşamını iliklerine kadar hissederken, ölüm fikri içinde bulunduğu durum içinde daha “değerli” hale geliyor. Amacına ulaştığındaysa daha yeraltıyla yerüstünün bir farkı olmadığını, her ikisinin de zülden başka bir şeye tekabül etmediğini anlıyor. 

Visited 9 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version