Önce ölümsüzlük! Başka her şey bekleyebilir.

Corwyn Prater

Her şey fizik ve kimya ile başlayıp, evrenin uyanması ile son bulacak. Bu yazımızda altı evre ve insanı inceleyeceğiz. Altı evredeki her aşama, bir sonrakinin yapısını oluşturmaktadır. Günümüzde kimya, fizik, biyoloji, teknoloji ve insan zekâsı bir bütün hâline gelmektedir. Mesela biyolojik alanda konuşan yapay sinirler geliştirildi ve yapay beyin maddelerinin günün birinde olması gerektiği gibi çalışmayan beyin parçalarına yardım etmesi umuluyor. Hatta optogenetik teknolojisi geliştirerek, biyolojik sinir ağımızın çok küçük bir bölgesini hedef alıyor ve algden elde edilen ve ışığa duyarlı olan proteinler üretiyor.  Bu gelişmelerle beraber altı evre ve insan bir araya gelmiş oluyor.

Fizik ve Kimya

Kimya nasıl doğdu? Büyük patlamadan birkaç yüz yıl sonra yörüngede atomlar oluştu. Atomlar, elektrikli yapıları nedeniyle yapışkanlaştılar. Birkaç milyon yıl sonra atomlar birleşerek molekül elde ettiler ve kimya doğdu. Çevremizde bulunan üç boyutlu nesneler nasıl oluştu peki? Bunun cevabı karbonda saklı. Karbon tüm elementler arasında en değişken element olarak öne çıkar ve dört bir yandan bağ kurabilir. Karmaşık, bilgi yönünden zengin, üç boyutlu nesneler oluşturur.

Şimdi ise fizik ile zeki yaşamı birleştirelim. Dünyada akıl ve zeki yaşam nasıl oluştu? İnsancı ilke, en geniş anlamda, fiziğin temel sabitlerinin bizim varlığımız ile uyumlu olması gerektiğini söyler; uyumlu olmasalardı burada bulunup onları gözlemleyemezdik. İlkenin gelişiminin katalizörlerden biri, çekim sabiti ve elektromanyetik eşleşme sabiti gibi sabitlerin incelenmesidir. Eğer bu sabitlerin değerleri çok dar bir aralığın ötesine geçip uzaklaşsaydı, bulunduğumuz evrende zeki yaşam mümkün olmazdı.

İnsanlığın merak ettiği sorulardan bir tanesi ise başka evrende yaşam var mı? Bazı uzay bilimi kurallarına göre bir değil, farklı birkaç evrenin oluşmasına (paralel evren veya balonlar) yol açan birkaç büyük patlama olmuştur. Bu balonların bazılarındaki koşullar, karbon tabanlı bir yaşamı desteklemektedir. 3 boyutlu bir yaşam vardır ama ilerisini öğrenmek için çok beklemeyeceğiz. Mesela izafiyet teorisi ve kuantum mekaniği bir yorum olarak çoklu dünyalar ya da seri evreleri geliştirip, insancıl ilke ile birleştirmiştir. Albert Einstein’ın İzafiyet Teorisi kitabını okumanızı öneririm.  

Biyoloji ve DNA

Biyoloji aslında insanın genetik kodlarını oluşturan bir bilimdir. Biyolojinin önemi daha büyük bir molekül topluluğunu betimleyen, bilgiyi depolayabilen kusursuz bir sayısal mekanizma olan DNA’yı geliştirmiştir. Bu evrenin birkaç milyar yıl önce başlayan ikinci evresidir. Kodon ve ribozom çarkı, bu ikinci evrenin evrimsel deneylerinin bir kaydını tutarak mümkün kılmıştır. Bu konu hakkında Hugh Everett’in makalelerini ve hakkındaki kitapları okumanızı tavsiye ederim. Mesela Hugh Everett şöyle der; “Her dal ayrı bir dünya gibi, her dünyanın da sürekli olarak başka dünyalara bölündüğü düşünülebilir”.

Beyinler

Bu evre ise, ilk hayvanların örüntüleri tanıma yeteneği ile başlamıştır; bu yetenek de hâlâ beyin faaliyetlerimizin büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Sonuçta türümüzün, yaşadığımız dünyanın soyut zihinsel modellerini yaratma ve bu modellerden akılcı biçimde çıkarılacak anlamalar üzerine düşünme yeteneği gelişmiştir. Zeki yaşam, düşüncenin oluşumu hakkında Popular Science Türkiye’nin bir haberinde şuna denk geldim; “Yaşam, dünya benzeri koşullar altında muhtemelen hızlı ve kolay şekilde ortaya çıkardı. Fakat zeki yaşam formları muhtemelen nadir ve geç ortaya çıkıyor. Yani, yeniden ortaya çıkamayabilirdi” demekteydi. Eğer merakınız var ise Carl Sagan okumanızı tavsiye ederim.

Teknoloji

Önceki evreler birleşerek dördüncü evre olan teknolojiyi yaratmıştır. İnsan eli ile yaratılan teknolojinin evrimi. Sonuçta ayrıntılı bilişim ve iletişim aygıtları sayesinde, teknolojinin kendisi karmaşık bilgi örüntülerini algılama, saklama ve değerlendirme yeteneğine sahip olmuştur. Burada şu noktaya değinmek isterim ki “Teknolojide elli milyon yıl öncesine gidersek, bin yıllık bir dönemde pek fazla bir şeyin olmadığını görürüz. Ama yakın geçmişte, Dünya Çapında Ağ (www) gibi yeni paradigmaların yalnızca on yıl içinde ortaya çıkıp, kitlelerce benimsenmesi, dünyada ilerleme kaydettiğini göstermektedir.”

Teknoloji ve İnsan Zekâsı

Bu başlık şu yönden önemlidir; tekillik bu evrede başlamaktadır. Tekillik kendi beyinlerimizde gömülü engin bilgi ile teknolojimizin çok daha büyük kapasite, hız ve bilgi paylaşım yeteneğinin birleşmesinden doğacaktır. Bu evre, insan-makine uygarlığımızın, insan beyninin yalnızca yüz trilyonluk son derece yavaş bağlantılarının getirdiği kısıtlamaları aşmasını sağlayacaktır.

Bununla beraber geçmişten bu zamana gelen sorunları aşmamızda yardımcı olacaktır. Evrimin bize bağışladığı zekâyı koruyup geliştirirken, biyolojik evrimin temelindeki sınırlamaların üstesinden de geleceğiz. Bir milenyum çağı olacağı tahmin edilen 2040 yılında insan-makine uygarlığı son seviyelerini tamamlamış olacaktır. Yalnız evren bize ne sunar bilemeyiz.

Evrenin Uyanışı

Bu evre ışık hızı ile ulaşabileceğimiz bir evredir. Işık hızının gelişimi ile bu evre kendisini tamamlamış olacak. Peki tamamladıktan sonra ne olacak? Her durumda, evrenin akılsız madde ve mekanizmaları, bilgi örüntülerinin evriminde altıncı evreyi oluşturacak olan zekanın son derece yüksek biçimlerine dönüşecektir. Bu, evrenin ve tekilliğin sonul yazgısıdır.

“Akılcı insan dünyaya uyum sağlar; akılcı olmayan ise ısrarla dünyayı kendine uydurmaya çalışır. Bu nedenle de bütün süreç akılcı olmayan insana bağlıdır.”

                                                                                                 George Bernard Shaw

Latest posts by Batuhan Düme (see all)
Visited 24 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version