Yazar: 17:30 Deneme

“L’art pour l’art, l’art pour la liberté!”

Hayatın anlamı üstüne tartışmalar dönüyor. “Hayatın anlamı” Biricik’in kendi yaratımından başka hiçbir şey değildir. Hayat, ve onun anlamı ancak Biricik’in elinden çıkar. İnsanların etik, ahlak, huzur, tanrı, mutluluk gibi hayatın anlamı, gayesi olarak nitelendirdiği şeylerin tamamı Biricik’in eseridir. Biricik için hakikat, ancak Biricik neye inanıyorsa odur ve bu bireyden başkasını ilgilendirecek bir konu değildir. 

Anlayacağınız, objektif doğruları kabul etmek, hayatınıza yüklediğiniz anlamı başkalarının da kendi hayatlarına yüklemelerini beklemek ve bu beklentiniz gerçekleşmezse karşınızdaki o “başkalarını” dışlamak ancak bir toplumun kurabileceği bir tahakkümdür ve bu tahakküm her bir diğer tahakküm gibi gayrimeşrudur. 

Sanatçının sanat üstünde kurduğu tahakküm bundan hariçtir. Sanatçı kendi özgürleşme algısını sanatına aktarır. Sanatçı, sanata tahakküm uygulayabilecek yegâne, biriciktir. Sanatçıdan başka, sanatın üstünde hakimiyet kurmak isteyen her kimse, kendini pek yukarda görmektedir. 

Kendini bu derece yukarda görenler, her daim yazılırken kendilerine sorulmayan kuralların baskısı altında yaşamaya mahkûmdur. Ahlak ve etik kendini kısıtlamak, kendi üstünde hakimiyet kurulmasına boyun eğmektir. Ahlaktan, etikten ve onların kısıtlamalarından kurtuluş ancak üstinsana mahsustur. Peki kimdir üstinsan? Neyin nesidir?

Üstinsan ancak sanatçıdır. Sanatçı herhangi bir madde üzerinde tahakküm kurma hakkına sahip Biricik’tir. Sanatçı insanı aşmıştır, sanatçı kadını, özgürlüğü anlamış Übermensch’tir. Sanatçı insanî dürtülerden arınmış, onları aşmıştır. Sanatçı rekabet ya da hırs dürtüsüyle hareket etmez, sanatçı “en iyisi olmak” amacı gütmez; sanatçı ancak özgürleşmek arzusuyla icra eder sanatını. Gösteri toplumunun oyuncağı olan sanatçıların icra ettiği müzik, çizdiği resim, boyadığı tablo, çektiği fotoğraf, sanat değildir. Sanat sanat içindir, sanatsa özgürleşmektir. 
Sanatın yegâne amacı bu özgürleşmeye, bu insanüstüleşmeye ermektir.
Stirner’ın “Biricik” konsepti bu sanatçılığa en uygun olandır. Mutlak üstinsan potansiyeline sahip Tek’tir.
Yazının bu noktasına kadar insanı aşağılayıp sanatçıyı yani Übermensch’i fazla yücelttiğim düşünülebilir. Doğru bir düşünce de olur bu. İşin biraz da insan boyutuna bakmak gerek tabii. Üstinsan potansiyeline sahip “Tek” sanatçıysa eğer doğuştan özgürleşme arzusuna sahip insan da kadındır. Bu yüzden tahakküm altında olduğunu fark edip irade sahibi olan, gösteri toplumuna başkaldıran erkek hayran olunasıdır. Ancak kadın doğuştan bunun farkındadır, doğuştan isyancıdır, özgürleşme arzusuyla gelir dünyaya. 

Üstinsan; sanat ve özellikle edebiyatta tezatlarıyla kendisine yaklaşabilenleri, kendisinden çok işlenmiş bir konsepttir. Örneğin, Fransız edebiyatının en önemli yazarlarından birinin en büyük eseri olan “Sefiller” romanının bir karakteri olan Jean Valjean, Nietzscheci Üstinsan’ın tam karşıtı, Nietzsche’nin ise aşılması gerektiğine inandığı İnsan’ın tam, mükemmel karşılığıdır. Rus edebiyatının en büyük yazarlarından birinin Magnum Opus’u kabul edilen Suç ve Cezaromanında ikilemden ikileme koşan ana karakterimiz Rodion Romanoviç Raskolnikov ise romanın sonuna kadar kendini etikten, ahlaktan arındırmış, kendisini yeterli görebilen bir kahraman olarak Üstinsan’a en çok yaklaşan roman karakterlerindendir. Tabii romanın sonunda polislere işlediği cinayeti itiraf edip kürek cezasına gitmeyi kabul etmesi bu sıfatı Bay Raskolnikov’un elinden alır. 

Hiçbir şey kendisi olduğu için anlamlı değildir. Her şeyin anlamını ona Biricik verir, sanatçı verir, Übermensch verir. Toplumun bu şeylere verdiği anlamların hiçbiri meşru değildir. Mana ancak Biricik’in kendisi tarafından verilebilir. 

İşte bizim olmaya çabalamamız gereken “Übermensch”, yani sanatçıdır. Gösteri toplumunu yıkmanın, insanı aşmanın, üstinsana ulaşmanın tek yolu sanattır. “L’art pour l’art, l’art pour la liberté!”

Editör: Melike Kara

Visited 155 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version