Yazar: 09:15 Kitap İncelemesi

Kurye

Kurye: Anlatılan senin hikâyendir!

Peter Mendelsund’un ikinci romanı Kurye, savaşın tarumar ettiği ülkesinden kaçmak zorunda kalan çocuk yaşta bir gencin; dilini, ilini, yolunu, ekmeğini, suyunu bilmediği bambaşka bir ülkenin herhangi bir yerinde, soğuk bir depoda başlayıp, pedallara basıp müşterilerinin siparişlerini ileterek başladığı yeni hayatından, gerçek ve özgür bir hayata açılışını ve “kurye”nin etrafındakilerle beraber kendini de keşfetmeye başlamasının öyküsünü anlatıyor.

Amerikalı romancı, yayıncı ve grafik tasarımcı Peter Mendelsund; Massachusetts, Cambridge’de doğmuş. Amerikan işçi sınıfının öncü liderlerinden Henoch Mendelsund’un torunu olan Peter Mendelsund, 1991 yılında Columbia Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olmuş. Mannes Müzik Okulu’nda da piyano üzerine yüksek lisans yapmış. Eğitim hayatı bittikten sonra bir süre piyanist olarak hayatını idame ettirmeye çalışmış. Ancak tutturamayınca grafik tasarımı eğitimi almış ve kökleri 1960’lara dayanan Vintage Books yayınevinde çalışmaya başlamış. Daha sonra Alfred A. Knopf’ta yardımcı sanat yönetmenliğine terfi etmiş, Pantheon Books ve Vertical Press’te de sanat yönetmeni olmuş. James Joyce, Vladimir Nabokov , Simone de Beauvoir, Julio Cortázar, Fyodor Dostoevsky ve Stieg Larsson gibi dünya edebiyatının usta kalemlerinin kitap kapaklarını tasarlamış. Stieg Larsson’un kült romanı Ejderha Dövmeli Kız‘ın  için tasarladığı kitap kapağı, The Wall Street Journal tarafından “ABD’deki çağdaş kurgu eserlerinde en anında tanınan ve ikonik kitap kapaklarından biri” olarak nitelendirilmiş.

2019 yılında The Atlantic dergisinin yaratıcı yönetmeni olarak çalışmaya başlayan Peter Mendelsund, aynı yıl ilk romanı Same Same‘i yayımlamış. Mendelsund, şimdi de Ketebe Yayınları’ndan Kadir Daniş çevirisiyle okuyucuyla buluşan Kurye adlı ikinci romanıyla karşımızda. Mendselsund, ikinci romanında, savaşın tarumar ettiği ülkesinden kaçmak zorunda kalan çocuk yaşta bir gencin; dilini, ilini, yolunu, ekmeğini, suyunu bilmediği bambaşka bir ülkenin herhangi bir yerinde, soğuk bir depoda başlayıp, pedallara basıp müşterilerinin siparişlerini ileterek başladığı yeni hayatından, gerçek ve özgür bir hayata açılışını ve “kurye”nin etrafındakilerle beraber kendini de keşfetmeye başlamasının öyküsünü anlatıyor.

Herhangi bir ipucu vermeden, tabiri caizse “bodoslama” dalıyor Peter Mendelsund Kurye romanına. Her şeyin, herkesin isimsiz olduğu bu yerde, genç bir delikanlı sabahın kör saatlerinde basıyor pedallara şehrin, kasabanın her neresiyse oranın bilmediği sokaklarında. İşi bu. Müşterilerin verdiği siparişleri en hızlı ve güvenli şekilde, mümkünse güler yüzle, bazen hiç laf etmeden onlara teslim etmek. Bu “vasıflarına” göre puanlar alıyor, bazen bahşiş koparıyor. Hanesine yazılan her puan, onun için çok önemli. Ne kadar puan ve yıldız alırsa o kadar ilerleme kaydediyor dişlilerin arasında. Günler, haftalar, aylar geçiyor. Zaman hükmünü yitirdikçe, “kurye” işi iyice kapıyor. Depodaki işleyişi de bir güzel kavrayıp “Amir”e laf ettirmiyor. Her defasında daha hızlı basıyor pedallara. Sokakların zulalarını, çıkmazlarını, kestirmelerini öğreniyor. Böylelikle daha da hızlanıyor. Hızlandıkça açılıyor, açıldıkça yeni yeni şeyler keşfediyor. Ardında bıraktığı yer, kurye pedala her defasında daha kuvvetle bastığında ondan daha da uzaklaşıyor. Arada bir, tanıdık yerlerden geçtiğinde hafızası küçük oyunlar oynuyor ona. Nereden geldiğini hatırlatıyor. Ama “kurye” için artık çok geç. Zira otomatiğe bağladığı pedallarıyla yepyeni bir dünyanın kapılarını aralıyor. Devasa gökdelenler, ışıl ışıl sokaklar, ona karşı bir şeyler hissettiği N. kaplıyor artık hayatını. Yeni bir hayat bu her şeyiyle. Kapısını çaldığı her yeni kapı, onun için bambaşka hayatlara açılıyor. Ve artık “kurye” hiç durmuyor. Çünkü yaşamaya başlıyor…

Peter Mendelsund Kurye’de, kişi, mekân, zaman kavramını ortadan kaldırarak hayata savaşın zulmüyle başlayıp başka bir savaşın içinde yaşamına devam etmek zorunda kalan genç bir adamın hikâyesini anlatıyor. Öyle bir hikâye ki her sayfada “kurye”yle tanışıklığımız daha da ilerliyor. Yerler gözümüzün önünde canlanıyor. Müşterilerin tavırları bize ve etrafımızdakilere çaktırmadan bir ayna tutuyor. Kısaca Kurye, yaşamın tam ortasından, çok bilindik bir mevzuyu bambaşka bir dille anlatıyor. 

Latest posts by Burak Soyer (see all)
Visited 12 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version