bahar güneşi
ısı damlatırken yanan kuyruğundan
arıları bekleyen papatyaların
etrafında battaniye olduğu bozkırda
sürekli nöbet tutan
koca bir kayanın üstünde çivilendi sevdamız,
şımarık kertenkelelerin bakışları altında
ruhum tenimden süzülünce
kayadaki yosunun üzerine
ağzımdan çıkan beyaz kıvılcımlarımı bıraktım
şeker kıvamında
bulamaç haline getirdim taşla ezip
adlarımızın ilk harflerini,
kına olarak işledim
nektarı damıtan minik avuçlarımıza.
yıkarken kınası kuruyan ellerimizi
dere kenarında tüm taşlar ve kayalar
sessizce ortak oldu bu sırra
ismini kazımadım ben
ne tarihe tanıklık eden ağaçlara ne de başka bir yere.
ince nakışlı gri tonlu yosunlarla kaplı
koca bir kayanın üstünde başladı sevdamız,
göbek bağımın dibinde gömülü olduğu.
belki de sırf bu yüzdendir
taştan bir kalbinin olması
ve yüreğindeki savaşçı ruhun kükremesi.
Editör: Melike Kara
- Kaya Kınası - 11 Haziran 2023