“RUJ”
İnsanın kalbi kurur mu? Kuruyormuş… Göz pınarları gibi, tükenen kelimeler gibi ve yiten bir ana şefkati gibi kuruyormuş.
Bir şeyleri ağlaya ağlaya anlatmak istiyorum ama bir damla yaş düşmüyor gözümden.
“İnsan, kaderinden kaçamaz mı kaptan?”
“Bilemiyorum ki Mehmet…”
“Sen de kimsin?”
“Özlediğin…”
“Kaptan nerede?”
“Seyirde.”
“Tam unutmuştum, tam alışmış ve tam kurtulmuştum ruhumda duran ruj izinden. Şimdi neden geldin?”
“Ağlaman için.”
“O kadar yorgunum ki; dizlerine uzansam sonsuz kere uyurum.”
“Neden ağlayamıyorsun? Neden sesin titriyor Mehmet?”
Neden kaskatı kesildi kalbin? Seni astığım o kaldırımda ne çok ağlamıştın halbuki, sokakları yıkanmıştı şehrin. Hadi, yine ağla!”
“Hayır… Çünkü hâlâ ‘Ruhumda duruyor ruj izin’. Seni bu karanlığa gömdüm, seni bu karanlıkta unuttum.
Senden sonra kimseyle ruhumla sevişmedim. Çıkardım attım ruhumu, şu dolabın içinde ruj izinle ve ben kurudum senden sonra anlattım hep, ağlayamadım hiç.
Bu sunturlu avlu ortasında bir portakal ağacı altında unuttum kendimi, ellerimde kurumuş papatyalarla.
Sen git, Kaptan gelsin. Giderken dolaptan ruhumu da al.
Olur ya bir gün bir delilik yapar giyerim onu, hasbelkader birine âşık olur…
Sonra sen gibi sever beni böyle büyük büyük laflar eder.
‘Sokağın tavanı kadar seviyorum seni,’ der ya da ‘Seni seviyorum ama seni sevmeyi eskisi gibi sevmiyorum,’…
Bir kaldırımda asılı kalırım yine, ruhumda senin silik izinin üstüne gelir izi ve tüm yaralarımdan sızar vücuduma o irinli yarım silik ruj izi.
Ağlarım o zaman: insan olduğumu, yaşamaya çalıştığımı anlaya anlaya ağlarım.
Sen git, Kaptan gelsin! Ruhumda yarım bir ruj izi ve izden sızan sen özlemini de al git.”
“Yine geleyim mi? Çok özlediğin bir Mayıs sabahı…”
“Gelme dayanamam, dizlerine yatarım ve sonra oradan tutunurum hayata. Ruhumda yarım kalan silik bir ruj iziyle.”
“Gidiyorum Mehmet… Çocukluğunun turunç kokan sokaklarına.
Ruhunun kıyısından öpüyorum, yaraların iyileşsin diye.”
Editör: Melike Kara
- Kaptanla Konuşmalar – 1 - 12 Nisan 2023