Yazar: 10:14 Kitap İncelemesi

Jaguar-Güneş Altında

Yazarın duyular üzerine yazdığı çok katmanlı bir kitap Jaguar-Güneş Altında. Okurken biraz zorlandım ama şöyle durup geriden baktığımda vermek istediği çok mesajın olduğunu fark etmemek mümkün değil. Esasın yazarın amacı da buydu bence, fark etmek ve ettirmek! Zaten amacı, en çok da duyularımızı yeterince kullanmadığımıza dikkat çekmek. Ancak kitabı bitirmeye ömrü vefa etmemiş. Yalnızca koku, tat alma ve işitme üzerine yoğunlaşabilmiş. Aslında en önemlileri üzerine yoğunlaşmış diye düşünüyorum. Çünkü üçü de bizi anılara doğru götüren duyu organları. Bazen bir parfümün kokusunda, bazen bir kurabiyenin lezzetinde, bazen de unutulmaz bir müziğin izinde anılara yelken açarız. İşte bu sebeple bana çokça Marcel Proust’u hatırlatan bir kitap oldu. Sadece üç duyguyu merkeze almasına rağmen beni çok etkiledi. Kokunun anılarla-mekanlarla kurduğu bağ harikaydı.    

“Elle tutulmaz koku yayıntılarından oluşan bir dünyaya hükmetmek, ancak şaşmaz bir zihinsel düzenle olur.”

“Keşfettiğini sandığın her öykü senin kişiliğine gönderme yapar. En zayıf işaretten yazgına ilişkin bir alamet çıkarabilirsin.”

 Mesela kitabın adının da geçtiği Jaguar-Güneş Altında öyküsü, sanatı ve antik çağları tat alma duyusunu merkeze alarak anlatmayı denemiş. Kitaptaki en son hikâye ise, birbirimizi dinlememekle ilintili bir öyküydü. Monarşik düzen üzerinden anlatmayı seçmiş. Burada da tahmin ettiğiniz üzere işitme duyusu üzerinden atıfta bulunuyor.

“Mutfak, tatları başka tatlarla belirgin kılma sanatıdır.”

Son olarak Calvino, hep duyuların ve algıların sınırlarını zorlayan bir yazar. Sanatı, geçmişi ve insan algısını iç içe geçirerek anlatması post modern bir anlatım tarzına özgü bir katmanlılık kazandırıyor. Monarşi ve dinleme üzerine yaptığı vurgu da bu kitabın yalnızca duyulara değil, insan ilişkilerine de dair derin bir okuma sunduğunu gösteriyor. Eğer Calvino’nun ömrü vefa etseydi ve diğer duyu organlarını da yazsaydı bu kitap en beğenilen kitapları arasında girer ve gölgede kalmazdı. Ama tamamlanmayan bir kitap olmasına karşın duyularımızın önemine işaret etmeyi başarmış güçlü bir yazar olarak tarihe geçti.

Dinlemekte olduğun kimse kendinsin, kendi içinde sese bürünüyor hayaletler. Kendi kendine bile söylemeyi başaramadığın bir şey, acı bir şekilde dile gelmeye çalışıyor… Emin değil misin bundan? İşittiğin şeyin, dışarıdan değil, kendi içinden geldiğini gösteren kesin bir kanıt mı istiyorsun? Kesin bir kanıtın olmayacak asla; çünkü saray dehlizlerinin tutsaklarla, tahttan indirilen hükümdarın yandaşlarıyla, sadakatsizliklerinden kuşkulanılan saraylılarla, polisin gözdağı vermek için düzenli aralıklarla gerçekleştirdiği baskınlarda yakalanan ve güvenli hücrelerde unutulan yabancılarla dolup taştığı bir gerçek…”

Visited 12 times, 2 visit(s) today
Close
Exit mobile version