Yazar: 16:12 Dizi İncelemesi

Ekranda Bahar Havası

Ayça Üzüm’ün yazdığı, Neslihan Yeşilyurt’un yönetmenliğini yaptığı Bahar dizisi, Güney Kore dizisi olan Doctor Cha’dan uyarlanmış. Uyarlama dizilerde en çok karşılaşılan sorunlardan biri, yaşanan olayları ve karakterlerin psikolojik gelişimlerinin uyarlama yapılan ülkenin sosyokültürel yapısına yansıtılmasıdır. Bu yönüyle Bahar dizisi başarılı oyuncu seçimleri, dekor ve kostümleri ile oldukça özgün bir uyarlama olmuş. Yayınlandığı ilk günden beri izleyiciden beklediği ilgiyi gören yapımın özellikle yeni başlangıçlara kucak açmak isteyen kadınlara bir umut olduğu görülüyor.

Peki Demet Evgar’ın hayat verdiği Bahar karakteri neden bu kadar benimsendi? Onu bugüne kadar televizyon dizilerinde gördüğümüz güçlü kadın karakterlerden ayıran neydi? Aslında tüm bu ve benzeri soruların cevabını ilk bölümlerde Bahar karakterinin kendisi, bir arkadaşına sorduğu soru ile veriyor:

“Neden güçlü kadın, başarılı kadın deyince sadece çalışan kadın örnek gösteriliyor?”

Bahar’ın tıp fakültesinde başarılı bir öğrenciyken tanıştığı Timur ile yaşadığı ilişki, bir gençlik aşkı olarak kalabilecekken beklenmeyen bir gebelik sebebiyle evlilikle sonuçlanır. Mesleği ile ilgili birçok hayali olan Bahar genç yaşta çalışmayı bırakarak kendini çocukları ve ailesine adar. Kırklı yaşlarına geldiğinde yaşadığı bir sağlık sorunu ise onun kendine ve hayatına daha farklı bir yerden bakmasını sağlar. Eşi ve kayınvalidesi tarafından psikolojik baskıya maruz kalan Bahar, kendi potansiyelini unutmuştur. Evlilikleri süresince Timur kariyerine ve ev dışındaki sosyal hayatına istediği kadar vakit ayırırken, Bahar kendisinin aslında o ev dışında bir hayatı olmadığını ve artık o evde mutlu olmadığını fark eder.

Ben neyle mutlu olurdum? Ne beni mutlu ederdi?”

Bahar karakteri bu soruyu kendisine sorduğunda mesleğini yapmanın, insanlara şifa olmanın kendisini mutlu ettiğini hatırlayıp kaldığı yerden öyküsünü yazmaya döner. Bu dönüşümde annesi, yakın arkadaşı Çağla ve yeni tanıştığı doktor Evren, Bahar’ı destekleyen karakterlerdir. Narsist bir kişiliği olan eşi Timur ve onun geçmişten beri devam eden toksik ilişkisi Rengin ise, Bahar için yepyeni sorunlar ve sorgulamaları beraberinde getirecektir.

Dizide Bahar, Rengin ve Timur’un gençlik dönemlerinin anlatılması karakter dönüşümlerinin görülmesi açısından anlamlı olmuş. Her birinin şuanki yetişkin kimliklerinin oluşmasında aileleri ile geçmişten beri süregelen çatışmaların etkisi derin olarak işlenmiş.

Mehmet Yılmaz Ak’ın canlandırdığı Timur karakteri, Oidipus kompleksi için verilebilecek güzel bir örnek. Güçlü bir baba motifinin altında kendi kimliğini bulamayan Timur, babası tarafından onaylanma arzusu ile yaptığı her şeye rağmen mutsuz ve kendini bir yere ait hissedemeyen bir yetişkine dönüşür. Babası ile kurduğu ilişkideki eksiklik ve yetersiz hissetme duygusu, onda narsist kişilik bozukluğu olarak değerlendirebileceğimiz; kendini beğenmişlik, kendisine sürekli hayranlık duyulması ihtiyacı, insanlara ve olaylara sürekli küçümseyerek bakma gibi kişilik özelliklerinin ön plana çıkmasına neden olur. Ne yazık ki babası ile yaşadığı ve o hayattayken çözmediği bu sorunlar, çocukları Aziz Uras ve Umay ile kurduğu ilişkiye de sirayet eder.

Bahar dizisi kadının toplumsal hayattaki yerinin sorgulanması ve başka bir hayatın her zaman mümkün olduğunu göstermesi açısından ekranlarda uzun zamandır görmek istediğimiz güçlü bir iş olmuş. Umarım yakaladığı çıkışı devam ettirir, bizler de uzun zaman sonra bir televizyon dizisi izlemenin keyfinin çıkartırız.

Editör: Çisem Arslan

Latest posts by Gözde Hayırlı Çalık (see all)
Visited 78 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version