Julio Cortázar 1914’te Brüksel’de doğdu. Arjantin’de öğrenim gördükten sonra, öğretmenlik ve çevirmenlik yaptığı sıralar, Peron hükümetinin uygulamalarından duyduğu düş kırıklığı ile ülkesini terk ederek Paris’e yerleşti. 1981 yılında Fransız uyruğuna geçti, fakat Arjantin yurttaşlığından da ayrılmadı. Hayvan Hikayeleri, yazarın 1951 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı. Can Yayınları tarafından 2019 yılında Süleyman Doğru çevirisi ile yayımlanan Hayvan Hikayeleri, daha önce Ötekinin Rüyası isimli kitapta diğer öyküleri ile birlikte yayımlanmıştır. Yazarın erken dönem öyküleri ile birlikte post-modern fantastik öykülere eviriliş sürecini görmek isterseniz Ötekinin Rüyası’nı okumanızı öneririm.
Yazıma Cortázar ile Tanışma ismini verdim, bunun iki sebebi var. Birincisi, Hayvan Hikayeleri’nin yazarın ilk öykü kitabı olması, ikincisi ise yakın dostu Mario Vargas Llosa’nın Seksek isimli romanın önsözünde belirttiği; “Cortázar asıl devrimi öyküleri ile yaptı. Daha sessiz ama daha kalıcı!” söylemi. Çoğumuz yazarı Seksek isimli deneysel romanıyla tanısak da sanırım onu anlamak için önce öyküleriyle tanışmalıyız.
Latin Amerika edebiyatı dendiğinde akla gelen ilk isimlerdendir Julio Cortázar. Öyküleri çoğu zaman tedirgin edici ve huzursuzluk yaratıcı bir etkiye sahiptir. Günlük olaylarla seyreden hikayeler, gerçeküstülüğe öyle olağan bir geçiş yapar ki, okur gerçekle fantazya arasında bocalar. Hayvan Hikayeleri’nde, öykülerin her biri farklı türdeki hayvanların etkisi altında gelişir ve büyür. Okur hiçbir öyküden bir anlam çıkaramayabilir veya öykünün içine girip, onun imgelerine, bahse konu olan hayvanlarına ve öykünün bütününe anlamı kendisi yükler. Öyle sanıyorum ki, Cortázar’ın isteği de buydu. Okurun önüne altın tepside olgun bir anlam koymaktansa, sonsuz ihtimalden birini veya birkaçını seçmesini sağlamak. Özellikle tam manasıyla anlamanın imkansızlığını idrak etmişken bu bana çok olası gözüküyor.
Kitap, Ele Geçirilmiş Ev, Paris’teki Genç Bir Hanımefendi’ye Mektup, Uzaktaki, Otobüs, Baş Ağrısı, Kirke, Cennetin Kapıları ve Hayvan Hikayeleri ile sekiz öyküden oluşuyor. Aşina olmadığımız kurgu yapıları, fantastik ögeleri ve gerçeküstücülüğü ile her satırda şaşırtırken, mektup, günlük, bilinçaltı gibi tekniklerle bu ögeleri birleştiren yazar dünya edebiyatındaki farkını açıkça belli ediyor. Öykülerden kısaca bahsedecek olursak; Ele Geçirilmiş Ev öyküsünde kırk yaşlarını geçmiş iki bekar kardeşin aynı evi paylaştıklarını görürüz. Olaylar bir yere kadar oldukça sıradanken büyük evin bir kısmının birileri tarafından ele geçirildiğini fark etmemizle ilginçleşir. Kendilerine kalan küçük alanda yaşamaya devam ederlerken duydukları vahşi sesler bu istilacıların insan olmadıklarını haber verir. Yaşananlar iki kardeş için öylesine normaldir ki, evi terk etmek zorunda kaldıklarında bile bu her gün başa gelebilecek bir olaymış gibi kapıyı kilitleyip anahtarları çöpe atarlar. Çünkü içeriye zavallı bir hırsızın girmesinden ve vahşi hayvanlar tarafından parçalanmasından korkarlar. Buradan her okurun çıkaracağı anlam muhakkak ki farklıdır. Yine de ben bu hikayelerin yazıldığı dönemde Peron hükümetinin Arjantin’de diktatör bir rejim yönettiğini, zorbalığın, yağma olaylarının arttığını ve halkın isyan aşamasında olduğunu belirtmekte fayda görüyorum.
Paris’teki Genç Bir Hanımefendi’ye Mektup öyküsünde ise sadece yalnız başınayken küçük tavşancıklar kusan bir adama rastlarız. Evinde kaldığı genç hanımefendiye tavşanların, evini mahvettiğini mektupla belirtirken, bu on bir küçük tavşanı sokağa bıraksa bile öğrencilerin okul saati gelene kadar, o kalabalık caddelerde kimsenin tavşanları fark etmeyeceğini söyler. Herkesin gizli bir köşede tavşan ya da başka küçük hayvanlar kustuğundan şüphe duyabilirsiniz öykünün sonunda, çünkü Cortázar bu gerçeküstü olayı olağan bir gerçek gibi anlatmıştır.
Baş Ağrısı isimli öyküde, Mancuspia adını verdiği hayvanların bakımları ile ilgilenen bir grup insanın dinmek bilmez baş ağrılarından bahseder yazar. Tam bir açıklama olmamakla birlikte bu insanların sosyal yaşamdan izole olduklarını ve yaptıkları iş yüzünden sağlık problemleri yaşadıklarını anlarız. Bu öykünün en önemli özelliği ise Mancuspia isimli bir hayvan türünün olmayışı ve Cortázar’ın zeki ve kötü niyetli hayvancıkları tarif etmek için bu ismi uydurmasıdır. Cortázar’ı anlatırken ilk söylenen özellikleri arasında bazı durumları açıklamak için uydurduğu imgeleri yazılarında kullanması gelir.
Kirke öyküsü, iki nişanlısı da enteresan bir biçimde ölen genç bir kızı konu alır. Halk, genç kıza tepkilidir ve biraz da ondan çekinmektedir, ancak kasabanın gençlerinden biri ona haksızlık edildiğini düşünür ve kızla yakınlık kurar. Kız ona yaptığı çikolataları ve likörleri tattırır. Ailesinde kıza hiç kimsenin hiçbir konuda karşı çıkmayışı ve üstü kapalı bir gerçeklikle ondan korktukları fark edilir. Hikayenin sonunda iki genç nişanlanır ve ölen taraf bu kez tahmin edilenin aksidir. *Kirke, Yunan mitolojisinde büyü yapan Tanrıçadır.
Gördüğümüz üzere her bir öykü sıra dışı fantastik ögelerden, tekinsiz imgelerden ve farklı anlatım tekniklerinden oluşuyor. Cortázar bir söyleşide “Yazdığım öykülerin hemen hepsi daha iyi bir adlandırma bulunmadığından fantastik türe aittir” diyor. Yazıları bildiklerimizden o kadar farklı ki, ona göre bunu tam olarak adlandıracak bir tür henüz yok. Yazarın bu söylemi size “üstten bakma” gibi gelmesin, kendisi oldukça samimi. Gerçi bize üstten baktığı da yadsınamaz bir gerçekti, çünkü kendisi akromegali hastasıydı. Yani fiziksel olarak sürekli büyümeye devam ediyordu, öldüğünde 2.14 cm olduğu söyleniyor. Tam Cortázar’a göre, ne kadar fantastik bir hastalık öyle değil mi?
Neruda, “Cortázar okumamış insan bir kader kurbanıdır. Eserlerini okumamak korkunç sonuçları olan sinsi bir hastalıktır. Hiç şeftali yememiş bir insanın durumu gibi” der. Neruda’nın bu sözünün üzerine bana söyleyecek pek bir şey kalmıyor açıkçası. Şeftali yememek bir insan hayatı için ne kadar önemlidir bilemem, ama bir edebiyat okuru için Cortázar okumanın hayati önem taşıdığı kesin.
- Baba Oğul ve Kutsal Roman: Katmanlar Arası Yolculuk - 11 Haziran 2023
- 23 Nisan Çocuk Bayramı Çocuklara Kitap Önerileri - 23 Nisan 2023
- Murat Ercan ile Söyleşi - 1 Nisan 2023