Güneşe bakamazsın çünkü gözlerini kıssan bile yanar ya hani; ellerini göz hizasında gölge oluşturacak şekilde yukarı tutarsın, işte tamda öyle bir sıcak. Yazın ortasında, egenin muhteşem kekik kokuları arasında, dedemin elinden tutmuş havuzun çıkışına doğru yürüyoruz. Güneşten kızmış turnike demirlerinden yanmamam için dedemin kocaman ama bakımlı ve beklenmedik şekilde zarif elleri başımın üstünden geçip benim için turnikeleri çevirecek biliyorum. Adımlarımı yavaşlatıyorum. Mermerlerin bittiği yere vardığımda dedem turnikelere elini uzatıyor. Kehaneti doğru çıkan bilge şamanlar gibi gururluyum, belli belirsiz bir gülümseme dudaklarıma konuyor.
Arabanın yanına gelince dedem kapımı bu kadar uzun bir adamdan beklenilmeyecek zarafetiyle açıyor. Ben arabaya oturmadan önce havluyu koltuğa seriyor. Temmuz sıcağında ateş gibi olan emektarın biricik torununu yakmasına tabi ki izin veremez. Hemen camları kapı üzerindeki kolları çevirerek aşağıya indiriyoruz. Kekik kokusu bu sefer arabayı dolduruyor. Çevirirken “Parmağın sıkışmasın, dikkat et!” diye ikaz ediyor. Gülümsüyorum, artık 6 yaşımdayım elbette dikkat edecek kadar büyüdüm.
Dedem geri geri giderken, gördüğüm diğer şoförler gibi kolunu yan koltuğun arkasına atıp kafasını geriye çevirmez. Birçok zor hareketi istifini bozmadan ustalıkla yapar. Sadece aynalara bakarak geri gelmesi de bunlardan biri. Üst kata çıkarken de ikişer çıkar merdivenleri. Otoparka arabayı park edince Beyaz Güvercin’i korumanın zamanı gelir. Camlarını, direksiyonunu, kaportasını mayalanacak yoğurt gibi sararız. Bunu yapmak hep çok komik gelmiştir. Bana kalırsa sıcaktan korumada hiçbir etkisi yoktur. Ama rüzgâr esip begonvilleri yere dökünce sulama başlar. İşte o zaman güneşin deve hörgücünü andıran iki koca tepenin ardından gözlerden kaybolacağını, sörfçülerin koya gireceğini, ağustos böceklerinin sohbetinin başlayacağını anlarım. Bir yaz günü kekik kokusu, begonvil hışırtısı ve buz gibi erik hoşafı ile bitmelidir.
- Bir Yaz Günü Anısı - 27 Mayıs 2020