Yazar: 20:32 Genel, Öykü

Antigone Tekerlekli Bir Masaymış

S. Deniz Kılıç

Sahnenin her köşesinde rastlanabilecek tekerlekli bir masaydı. Üzerinde nice soytarının maskesi de serildi, Kreon’un tacı da parladı. Bazen bir bardak su dururdu; ya kuru gırtlaklara merhem ya boğucu bir yudum. Gövdesi eski ahşabın keskin nefesi ve hafif bir boya esintisiyle sarılıydı. Taze çiçekler taşıdı, döşemeler canlandı ve oyun başladı. Bir, üç, beş… Binlerce oyun.

Çevresindeki duvarlar, insanın yoğrulduğu toprakla sıvalıydı. Krem rengi astar bile fısıltılarını susturamamıştı; kadife koltukların boşluğunu dolduruyordu sesleri. Balkondaki gizli âşıklar, bir oyunun en heyecanlı yerinde fısıltılarını düşürdüklerinde duvarlar, masanın gölgesini büyüterek ürkütürdü onları. Tekerlekli masa da bu hınzırlığına gülerdi. Hepsini önce o görürdü.

Dünya yüzündeki peçeyi açtı. Heyecandan kuru, tok gövdesinin titremediğine şükretti. Usta, göle bir taş attı. Çıraklar da telaşlı adımlarla uygun taşı arıyordu. Kucağındaki mücevherleri gösterdi. Onlarsa çoktan yüreklerinde bulmuştu; sadece tekerlekli masanın üzerindekilerle süsleyip sahneye fırlattılar. İlk yankıyla ustanın suda bıraktığı daireler, çırakların keşfiyle genişledi. Bir, üç, beş… Binlerce renkli ışık, usulca doğdu, büyüdü ve söndü…

Alkış sesleri, taşkın bir nehrin akışına benzedi.

Kadife peçe yeniden kapandı. Bir, üç, beş… Binlerce kez kapandı.

Dünya uykuya daldı.

Yine ölü lambalar, muzip duvarlar, umutla sallanan perdeler, sakin koltuklarla kaldı. Üzerine yığılmış mutlu sonlar, trajediler, kahramanlıklar ve dalkavukluklarla. Her birini tek tek tarttı. Hakikatin tohumlarını ayıkladı. Tıpkı Antigone’nin gözleri gibiydi. Gerçeği arayan ruhun aynası… Dünyanın kaderine sürüklenen tekerlekli bir masa.

Visited 17 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version