Topraktan geldiler. Toprak acımasız, besleyemedi ve kovdu onları.
Kente geldiler. Geldiklerinde dili, görenek ve geleneği; pekmezini, çökeleğini, tandır ekmeğini, turşusunu, bulgurunu beraberlerinde getirdiler ama bir şey geride kaldı: Toprak… Ektikleri, ölüp ölüp bağrına sokuldukları hepsinden önemlisi üzerine dam yaptıkları toprağı getiremediler.
Kentin kenarında boş buldukları toprağa çöktüler. Ekmek için değil evlenmek için… Köydeki gibi imarsız iskansız evler yaptılar, bir gecede. Adı çıktı bu evlerin: Gecekondu…
Anadolu köyleri gecekondu mahallelerine taşındı, Anadolu köylüleri fabrikalara… Ucuz işgücü dedi patronlar, ekonomistler. Adıyla sanıyla ücretli emek, ücretli köleler…
Toprak Kovgunları yolu olan ama çamur dolan, köye benzeyen ama köy olmayan bir âlemin; köylüye benzeyen ama köylü olmayan, kentsoyluya öykünen ama işçi olan insanların şaşkın, biçimsiz, kalıplara uymayan, anlam bulamayan çileli ve muhtaç dünyasını anlatıyor.
İşçinin ve kadının kimliğini bulmaya başlaması, kadının ve erkeğin ataerkil zincirleri kırmak zorunda kalışları olanca gerçekliği ve umut yüküyle sergiliyor.
- “Güzel ve Çirkin” Film İncelemesi - 15 Ağustos 2025
- Jhumpa Lahiri Göçmen Edebiyatı ve “Göçmen”in Dünyadaki Yeri Üzerine - 15 Ağustos 2025
- Edebiyatımızın Önemli Kalemlerinden Kemal Varol Tüm Kitaplarıyla Doğan Kitap’ta! - 14 Ağustos 2025