Yazar: 17:19 Film İncelemesi, İnceleme, Sanat, Sinema

Another Round (Druk) Film İncelemesi

Yönetmen: Thomas Vinterberg
Oyuncular: Mads Mikkelsen, Thomas Bo Larsen, Magnus Millang, Lars Ranthe, Maria Bonnevie

Aldığı Ödüller: 

2021 Oscar En İyi Uluslararası Film 
2021 BAFTA Yabancı Dilde En İyi Film 
2021 EFA En İyi Avrupa Filmi, En İyi Avrupalı Yönetmen, En İyi Avrupalı Erkek Oyuncu, En İyi Avrupa Senaryosu 
2020 Londra İzleyici Ödülü 
2020 San Sebastian En İyi Erkek Oyuncu (Mads Mikkelsen, Thomas Bo Larsen, Magnus Millang, Lars Ranthe)

Yapım: Danimarka
Süre: 116 dk.

Not: Bu yazı spoiler içermemektedir.

Normalde bol ödüllü ve çok konuşulan filmleri yazmayı pek tercih etmesem de ülkede pandemi sebebiyle gerçekleşen 17 günlük kapanma esnasında, alkol yasakları ile ilgili bir gündem oluşmuşken Oscar’ı alan Körkütük’ü yazmamak olmazdı. Hem Mads Mikkelsen’e Onur Savaşı filminden beri duyduğum büyük saygı hem de mevcut konjonktür bu incelemeyi gerektiriyordu sanırım. Bol ödüllü ve çok konuşulan filmleri yazmama sebebim şu: bu filmlerle ilgili seyirci haddinden fazla anekdota maruz bırakılıyor zaten; bu sebeple daha çok, ödül alsa da almasa da festivallerde boy göstermiş ve hak ettiğinden az konuşulan; ancak izlenilmeye değer festival filmlerini yazmaya çabalıyorum. Bunu en son Berkun Oya’nın Netflix dizisi ‘Bir Başkadır’da yaşamıştık. Dizinin tüm hücrelerine o kadar çok maruz kalmıştık ki diziyi hiç izlememiş olanların bile diziyle ilgili bir fikirleri vardı ve onu tükettik gitti, şimdi yok. 

Thomas Vinterberg’in ödüllere boğulan filmi Another Round, yönetmenin Onur Savaşı’ndan sonra Mikkelsen ile çektiği ikinci filmi. Beklentilerin altında kalan Arctic filminden sonra bu filmde çok iyi bir performans sergileyen Mikkelsen, Körkütük’ü üst noktaya taşıyor. Başrolde Mikkelsen değil, başka bir oyuncu olsa film Oscar alır mıydı? Bu konuda şüpheliyim; ancak yan başrol diyebileceğimiz Thomas Larsen, Magnus Millang, Lars Ranthe ve hatta Maria Bonnevie’in hakkını teslim etmek gerekiyor. Dört öğretmenin insanın kanında doğuştan alkol eksikliği olduğunu ileri süren teoriden hareketle yaptığı bir alkol içme deneyinin yansımaları üzerine yoğunlaşan filmde, teori uyarınca, dört arkadaş güne başlamadan bu alkol eksikliğini tamamlayıp monotonluktan kurtulmayı, paslanmış yeteneklerini yeniden gün yüzüne çıkarmayı planlamakta. Başlattıkları bu akademik deneyin(!) kurallarını sürekli esnetip güncelledikçe hem kendilerinin hem de toplumun sınırlarını zorlamaya başlıyorlar.  

Filmimiz Kierkegaard’ın: “Gençlik nedir? Bir rüya. Aşk nedir? O rüyada gördüğün şey” meseliyle açılıyor. Bu meselden sonra Martin’in (Mads Mikkelsen) mesleğine, evliliğine ve kısacası hayatına dair enerjisini kaybetmiş anlarına tanıklık ediyoruz. Martin o bahsi geçen rüyadan uyanmış ve dolayısıyla rüyada gördüğü aşkı da artık hissedemez bir vaziyettedir. Hatta Martin enerjisini ve ilgisini o kadar kaybetmiştir ki derslerde anlattığı konuların müfredatla ilgisi bile yoktur. Eğlence anlayışları boş vakitlerinde tıka basa alkol almak olan öğrencileri bile, derse karşı ilgisizliklerine rağmen, onun bu umursamazlığını fark edip Martin’i okul yönetimine şikâyet eder. Eşiyle olan ilişkisi de monoton bir vaziyette ilerleyen Martin, yemeğe çıktığı arkadaşları Tommy, Nikolaj ve Peter ile alkol deneyi yapmaya karar verdiğinde, bu insanların her birinin aslında kendileri ile ilgili sorunları olduğunu görürüz. Alkol bu sorunların üzerini geçici olarak örtecek bir perde midir yoksa gerçekten işe yarayan bir yardımcı etken mi? sorusunun cevabını aramıyor Thomas Vinterberg. Sadece ortaya çıkan duygu durumlarını gözlemliyor. Didaktik amaçla yazılmış bir senaryo da yok ortada zaten.

Alkol deneyi, öğretmenlerin hayatına önemli etkilerde bulunmaya başlıyor. Hayal kırıklıkları ve kendine olan güvensizlik gibi sorunlar bir anda ortadan kayboluyor. Öğretmenlerin derslerde yaşadıkları sorunlar yoluna girmeye ve aileleri ile olan ilişkileri daha düzenli bir hale geliyor. Filmin devamında bu iyileşme ve özgüven sürecinin aslında sadece sorunların üstünü örten bir perde olduğunu görmeye başlıyoruz. Ancak dediğimiz gibi Another Round, alkolü övmediği gibi onu asla yermiyor, böylece didaktik bir öğretinin veya ulvi bir mesaj verme kaygısının da peşine düşmüyor, hatta alkolün dozunda kullanıldığında iyi bir eğlence vasıtası olabileceğini de gözler önüne seriyor. Bir süre sonra öğretmenlerin alkolün etkisiyle rayına oturan yaşamlarında bozulmalar meydana geliyor. Bu bozulmalar zaten var olan; ancak bir süre ertelenen sorunlardan oluşuyor. Tıpkı arabanın biten aküsünü değiştirmeyip geçici olarak şarj ettirmek gibi bir etki ortaya çıkıyor. Ancak filmde, alkolün her insanın yaşantısında farklı bir etki yaratabileceği izlenimini ediniyoruz. Kimisi büyük bir yıkıma doğru sürüklenebilme potansiyeline sahipken, kiminin bundan pek de etkilenmeyebileceği, hatta ona olumlu katkılar sunabileceğine dair örnekler görüyoruz. Her insanın bünyesi ve yapısı farklı nihayetinde. 

Filmin sonuna zımbalanan bir felsefi not olarak Kierkegaard’ın endişe kavramıyla ilgili olarak verilen: “Diğer insanları ve hayatı sevebilmemiz için yanılabilir olduğumuzu kabul etmeliyiz.” cümlesi filmin genelinde işlenmeyen bir tema olarak eleştiri konusu edilebilir. Bir diğer eleştiri konusu da Anika’nın olaylara bakış açısını ve olayların onun penceresinden nasıl göründüğünü göremememiz. Aslında filmdeki kilit isimlerden biri olan Anika’nın kendisini sadece telefonla mesaj aracılığıyla ifade etmesi bir eksiklik olmuş. Bence Oscar biraz fazla, ama izlemeye değer bir film Another Round. Alkolü özendirdiği ya da teşvik ettiği için değil, mevcut şartlar gereği istedikleri hayatı yaşayamayan insanların bir çıkış yolu bulabilmek için alkolü merkeze aldıkları çözüm yolları üretmeye çalıştıkları için… 

Bahsi Geçen Filmler:

Onur Savaşı/2012/Yön:Thomas Vinterberg

Arctic/2019/Yön:Joe Penna

Latest posts by Onur Özkoparan (see all)
Visited 108 times, 1 visit(s) today
Close
Exit mobile version